''Zararımız yok, aramıyorsak gerçeği. Ve ufalanıp gitmek, umarsızca yaşamakla eş değer... dostlara, ahbaplarına bakın... ne olmanı istiyorlar, kimin yanında etrafa dağıtacak cesareti mevcut... kimler haykırdığında gerçeği, umudunu kırmaksızın yanında konaklar. Kimler öldüğünde mezarını kazar, kimler koyar toprağa ölmüş bedenini! Ey... bu titreyen beden, savrulacak ve düşeceksin mezarına yerin, kimin kalacak bu dünyada senin için titreyen. Sökülsün parmaklıklar, dilimlensin bloklar; açılsın merhamete atan her kalp, çıkarılsın kaburgalarım, anlayayım, anlayayım bir kez olsun; bu dünyada sahtekâr yüzlerin gerçek emelini!''
Seyahat acenteleri sadece nereye gitmek istediklerimizi soracaklarına, hayatımızda neyş değiştirmek istediğimizi sorsalar daha akıllıca bir iş yapmış olurlar belki.
Sokağa fırlamak, ‘ona’ gitmek için, öldürücü bir ümitsizliğe düşmek istedim. Kim bilir ? Belki de, kendim için böyle kötü şeyler düşünmemi istersin diye söylüyorum bunları.
Sevgi ve saygı görmeyeceğin yere gitme. Gitmek zorunda kalırsan fazla durma. Eğer kalırsan kendine olan saygınlığını kaybedersin.
Muhammed Saki el Hüseyni