Ben insan olmaya oldukça önem veriyorum. Hangi dinden olursa olsun bir insan doğduğu zaman, kendi bildiği en iyi şekilde, iyi bir insan olma yolunda gitmeli. Bu benim hedefimdir.
Nedir akıldakileri söyleme usulü.
Bağırmalı mı, çağırmalı mı
Yoksa her yana mı çizilmeli
Kalın sesli harflerin gölgesiyle
Haklı olan taraflar söylenip haksızlar gömülmeli mi
Ya da eline alıp bir mumu
Yatsının şavkından mı kaçınmalı
Kelimeler arasında kaybolup durmalı mı
Sırf açığa çıkmasın diye tümcedeki özne
Günleri mi yitirmeli
Bazen düşünüyorum, gelip geçici hayatla böyle kâh küskün kâh barışık, uzlaşıp gitmeli miydik? Yoksa inandıkları bir şeyler uğruna onu yok sayanlar, küçümseyenler gibi hayata hor davranıp, daha acıtıcı, yıpratıcı mı olmalıydık?
33 yaşındayım. Yıllardır aradığım tutamaç olan gerçek sevgi benmişim meğer. Hayat denilen rüya başkalarına tutunabilmeyi düşünmek için fazla acımasız. İnsan önce kendine tutunabilmeli. Ve mutluluktan ziyade huzurun peşinde gitmeli. Ve geçen yıllarda hayat bana tek başıma bu yükü taşımayı da öğretti…
E
@ebe_sm
·
11 Aralık 2021 14:24
32 yaşındayım. Tutamaç yok.
Bu hayatın yükü tek başına taşıyamayacak kadar ağır. Sevgiden yoksun bir hayat karanlık bir zindanda yaşamaktan daha zor ve acılı.
Geç olmadan gökyüzünü, havayı, suyu, ağaçları, kuşları, dünyayı...
Fark ederek yaşamalı insan.
Günler kısa, ömür kısa...
İş işten geçmeden, keşke demeden,
Kalpleri incitmeden, kırıp dökmeden,
Sevgiyle adım atarak
Geçip gitmeli hayatın içinden...