"Dünyanın neresinde olursa olsun, ister sefil, binbir engelle dolu yoksul bir yaşam sürenler arasında, isterse tekdüzde, soğuk, sıkıcı bir yaşam süren yüksek tabaka arasında olsun, hayatta hiç değilse bir kez , insan o ana dek karşılaşmadığı , bilmediği, görmediği, ona ömrü boyunca yaşadığı duygulara hiç benzemeyen duygular yaşatacak bir durumla karşılaşır. Yaşamımızı ilmik ilmik ören hüzünler arasında bir an için bir sevinç ışıltısı parlayıverir: Tıpkı atları inanılmaz derecede güzel , koşum takımları sırmalı , camları ışıl ışıl, pek gösterişli bir arabanın sap saman taşınan tahta arabalardan başkasının görülmediği ıssız bir köyden geçişine tanık olan köylülerin, masalsı araba çoktan geçip gittiği halde , ardından ağızları bir karış açık , giymeyi unuttukları kasketleri ellerinde, bakakalmaları gibi, öykümüze beklenmedik bir biçimde giren sarışın genç kızın da görünmesiyle yitip gitmesi bir oldu..."