Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gizem

Gizem
@gizemarikan
Instagram : psikolog.gizemarikan
Klinik psikolog
hacettepe üni.psikoloji - klinik psikoloji M.Sc.
169 okur puanı
Ekim 2018 tarihinde katıldı
Herkes eğer ruhsal-zihinsel acı çok baskın ise düşünce yerine eyleme dökmeye eğilimlidir.
Reklam
Dilin gelişiminden önce olması muhtemel erken travmaların neden olduğu psişik yapının çökmesi durumunda bedenselleştirmeye başvurulur. Bu tür durumlarda zihinsel savunmalar yerine karakter özellikleri veya narsistik değerlere bağlanma ortaya çıkabilir. Bedensel çözüme tekrar dönüş de sıktır. Sınır hastalardaki eyleme dökmeler gibi, bedene vurulan bir eylem de vardır.
Gerileme kapasitesinin eksikliği: Bu kişiler acı çekemezler veya yas tutamazlar ve bu sebeple de gerileyemezler. Örneğin, çalışmaya ara vermezler, kendilerini durduramazlar, yorulduklarını hiç hesaba katmazlar. Koruyucu üst benlik zorba ve zalim benlik ideali ile yer değiştirmiştir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hayatın başında benlik olgun olmayıp annenin ruhsal dünyası ekran görevini görür.
240 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
İlişkilerin Günlük Hayatı
İlişkilerin Günlük HayatıAlper Hasanoğlu
7.9/10 · 104 okunma
Reklam
Sürekliliğe duyulan özlem, seven ve sevilen bir canlının kaybedilemez olmasına duyulan özlemle birlikte dinsel inancın da kökenini oluşturur. Tanrının sonsuz, zamansız ve her yerde olan varlığına inanmak insanın sürekliliğe olan ihtiyacını doyurur.
insanın kendini "var olduğu"yla değil, "sahip olduğu"yla tanımladığı bir çağda yaşıyoruz. Sahip olmayan, ama ruhu ve bedeniyle var olan bir genç, kendini değerli ve olduğu gibi kabul edilebilir hissetmiyor.
insan savaşçı ve yarışmacı olmaktan çok, karşılıklı anlayışlılık ve olumlu insan ilişkileri kurma temel motivasyonuna sahip bir canlıdır. Yeni nörobiyolijik araştırmalar da bunu gösteriyor. Insanın temel motivasyonu, yanındakini geçmek, onu elemek, yok etmek değil, olumladığı ve onayladığı bir ilişkiler ağı içinde olmaktır.
Bütün insanlarla aynı şekilde yakın olamayız, herkesin en sevdiği de olamayız. Sonuçta biz de herkese aynı yakınlığı göstermiyoruz. Biz de zaman zaman uzak, dışlayıcı, reddediciyiz ötekilere karşı.
Bir ilişkide almak vermek dengesi bozulduğunda, devamlı alan taraf bir süre sonra sıkılır, karşısındakine değer vermemeye başlar ve gider.
Reklam
Son yıllarda yapılan beyin araştırmaları da çerceveyi değiştirebileceğimizi kanıtlıyor. Bu araştırmalara göre, beynimizin yapı ve işlevleri yaşlılığımızda dahi deneyimlerimiz, davranışlarımız ve öğrendiklerimiz aracılığıyla değişime uğrayan beyin yapılarının, psikoterapiyle normalleştiği bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir. Yani psikoloji yalnızca ruhsal sıkıntılarla başa çıkmanıza yardımcı olmuyor, ayrıca bu sıkıntıların temelinde yatan yapısal bozuklukları da düzeltiyor.
Geçen yüzyılın başında arzu ve isteklerin toplumsal beklentiler ve değerler nedeniyle bastırılmasıyla ortaya çıkan ruhsal sıkıntıların yerini, günümüzde bireyin durmaksızın daha çok istemesine izin veren ve hatta teşvik eden 21. Yüzyıl kültürünün yarattığı yetersizlik, tatminsizlik ve değersizlik duyguları almıştır.
Paronayağın kaygısı, onu düşüncesini kuvvetlendirmeye zorlayarak, bir ötekinin fikirleri tarafından nüfuz edileceği endişesi taşır. Başka bir deyişle, içinde filizlenecek olan ve çürütemeyeceğini düşündüğü yabancı bir düşünce ile dolup taşmasından endişe duyar. Böylece, paronayak savunmalar bir annelik fantezisine karşı savaş verir.
Paronayağın kendilik ve nesne eleştirisi çok kendine özgüdür. Kendilik eleştirisi bir beceriksizlik ve dürüstlük protestosuna ilerlemiştir. Özne kendini bir sorgulamaya koymaz ama onu avantajsız bırakan bir durumu ihbar eder. Öte yandan, kendilik eleştirisi bir ötekinin yargısı beklentisi içinde olmaktan da ortaya çıkabilir. Sanki özne sanki kendisine zulüm edecek olana karşı önceden bir korunma içine girerek, ona zaten algılanabilir olan bu durumu bildiğini ve onun adına olacak hiç bir negatif yargının onu saklanmaya itemeyeceğini ve şaşırtamayacağının sinyalini verir."
Şizofrenide iç ve dış ayrımının yokluğu, içeride ve dışarıda, parçalanmış ve kırılmış bir vücut yaşantısının direk yansıması olarak ortaya çıkar. Buna rağmen paronayada içerisi ve dışarısı farklılaşması kuvvetle savunulur. "Yansıtma, özneye aidiyetini inkar ettiği agresif ve yıkıcı dürtüleri dışarıya koymaya dayanır: böylece özne için dışarısı kötü, zulüm edici, ve tehdit edici bir hal alır.
1.138 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.