Yorgun gözlerim harf aralarında bir ileri bir geri kıvılcımlanırken tahayyülümde canlanan dünya, başka türlü yaşamlara özlem duyduğum şu acınası kendi gerçekliğimden bir kaçış değil de neydi ki? Sessiz saatlerle geçen bir geceyi monoton bir iç sesle geçirmek yerine – değil midir ki, yalnızların tek arkadaşı iç sesleridir… – yükselip alçalan, zaman zaman haykıran ve belki de fısıldayan başka-seslerle geçirmek ne ahmakça kurnazlık!