İşte, bu yalancı dünyanın hali böyledir; insana bazen yokuş çıkartır bazen de indirir. Şu dönen felek oldum olası hep böyledir; insana bazen sevginin balını yedirir bazen de savaşın zehrini. Kimini göklere çıkarır, kimini de düşkün bir halde yerin dibine geçirir. Kimini ta ayın bulunduğu yerden çıkartıp kuyunun dibine sokar, kimini de kuyudan çıkartıp ayın bulunduğu yere kadar yükseltir. Kimini yüceltir padişah, kimini de denizin dibindeki balıklara yem yapar. Ey dünyayı yaratan! Senin bu birbirine uymayan görünüşlerine ne birini sevdiğinden ne de ötekini sevmediğindendir. Bunlar bizim anlayamayadığımız bir hikmetin sonuçlarıdır. Yeryüzünde bütün felaketler de, saadetler de senden! Senin ne olduğunu ben nerden bileyim? Sen neysen Osun.
ışıklık taslıyor herkes
hiç karanlık olan yok namussuzum..
inadına kara çalıyorum gözkapaklarıma
suyu hayatımdan çıkarıyorum
ben her kirli su gibi kanalizasyona
boşalıyorum...
#evveladeli
Aslında her şey, gerçekte o kadar zengin olmadıkları halde zenginlere benzemek isteyen, bu yüzden de ancak birbirlerine benzeyebilen insanlarınki gibiydi:
ölü köpek devrilmiş şarap şişesi düşmüş bir ülke
kulağa ne kadar elemli geliyor ilk fısıltıda
bir haritayı okuyorum kuzeyi nedense göbeğimi gösteriyor
kollarım iki yana açık
denizkızlarının memeleri sandalımdan içre
saçları kapatıyor yalnızca gözlerinin maviliğini...
ey tüm kargalar nolur kılavuzum olun!..
içimde dedemden daha ölü bir ben var
kasım kasım kasım kasılıyor kasıklarım
da'yı ayrı yazsam bir türlü yazmasam bin
beni alkışlayın ve sürünerek çıkın hayatımdan
ölüme gelenlerin ölüsüne gelmem...
ey tümen tümen kargalar nolur kılavuzum olun!..
uyurken yürürken düşünürken ve yine uyurken
kitap istiflediğim düşünülürken
ilk yazdığım harf neydi hatırlamazken
ilk uykumu yedi hafta uyumuşken
beni sarsa sarsa uyandırır ilk yazdığım şiir...
ey bölük bölük kuzgunlar nolur yarenim olun!..
"Hayatını değil, insanlğımı isteseydim elbette korkardın. Ancak bu güzel hediye sana sonsuza kadar verildi. Onu senden almam mümkün görünmüyor. Bu bakımdan sen de benim gibi ölümsüzsün. Fakat birçok kişi için, insan olmanın zevkini ve keyfini çıkarmak değil, hayatı sürdürmek ve korumak daha önemli görünüyor. Ne pahasına olursa olsun yaşamaya çalışmakla, doğrusu çok büyük bir mutluluğu kaçırıyorlar. Acı ve ölüm korkuları onları yönetiyor. İşin kötüsü, bu korkuya Tanrı diyorlar. Oysa dünyayı korkuyla değil, bir insanın gözleriyle görselerdi, Tanrıyı görmüş olurlardı..."
İşte dünyanın alışverişi böyledir. Birinden
aldığını ötekine verir. Feleğin bizi böyle aldatmasından yana başımız derttedir! Bir alçalır bir yükseliriz. imkânın oldukça, gönlünü neşelendirecek şeylerden başkasına dönüp bakma bile. Saadet anlarından faydalanmana bak. Varlıklı zamanlarında da başkalarına yardımda bulun ki, aydın günlerin kararmasın! Elindekini ye, kalanı da başkalarına ver. Madem ki onu sen kazandın, zahmetini sen çektin, ne diye düşmanlarına bırakıp gideceksin? Sana varlık veren Tanrı senin çocuklarına ve ve senin tohumundan gelecek bütün torunlarına da verebilir! Görmüyor musun ki alem Onun nimetleriyle doludur ve alemi güzelliklerle süsleyen Odur! Adaletli Tanrı verdiğinde de cimrilik göstermez. Sen gönlünü hoş tutmaya bak.
öyle ya seni atmış gibi göründüm
öyle ya parmaklarımın ucuyla şöyle...
küçük parmağım çay içerkenki gibi dik
dumanın bir kısmı genzimde
bir kısmı avurtlarımda
burnumdan boşalıyor bir kısmı
ciğerlerim kurum bağlamış...
öyle ya üstüne basmış gibi göründüm
öyle ya ayağımın ökçesiyle şöyle...
baş parmağım semaya çevrili tekme atarkenki gibi
uzun