Piyanoda yanlış nota diye bir şey olmadığına dair müzisyenlerin söyleyip durduğu eski bir klişe vardı. Ama Nora'nın hayatı anlamsız bir kakofoniden ibaretti. Muhteşem yönlere gidebilecek bir parça, artık hiçbir yere gitmiyordu.
Gece Yarısı Kütüphanesi bizleri derin bir felsefi düşünme macerasına katıyor. Ana karakter Nora Seed, gece yarısı kütüphanesinde hayatını yeniden yazma fırsatı bulur. Kitap, hayatın ne anlama geldiği, kişinin yaptığı seçimler ve kendini tanıma süreci hakkında önemli mesajlar da veriyor. Kitap bize hayatın gelecekte neler getireceğini bilemediğimiz için her an umutla yaşamamız gerektiğini anlatır. Haig’in akıcı ve sürükleyici dili, beni içine çekti ve kitabı okuttu da okuttu. "Keşke"lerle yaşayan insanların okuması gereken bir çoksatan.
Biçare ihtiyarlar!.. Geçmiş şeyleri hatırlarına getirdikçe hüzünlenirler. Çünkü ömürlerinde geçirdikleri sevinçli günleri andıklarında o günlerin bir daha geri gelmeyeceğine üzülürler. Çektikleri acıları hatırladıklarındaysa gönül yaraları tazelenir.
Artık net bir şekilde söyleyebilirim ki, benim favori türlerim kesinlikle bilim kurgu, psikolojik gerilim ve polisiye. Kitap gerçekten sürükleyici ve gerilimi de sonuna kadar yaşatıyor. Acaba sonunda ne olacak diye merak etmekten bana yemek yemeyi bile unutturdu. Psikolojik gerilim sevenler mutlaka okumalı.
ParanoyaBrandi Reeds · Panama Yayınları · 201995 okunma