Gönderi

110 syf.
9/10 puan verdi
·
3 saatte okudu
Kitabın ilk iki cümlesi o kadar vurucu ki, oturup saatlerce üzerine düşünebilirsiniz. “Bugün annem öldü. Belki de dün, bilmiyorum.” Başlar başlamaz böyle cümlelerle karşılaşmak, kitabın kapağındaki “1957 Nobel Edebiyat Ödülü” damgasının hakkını verdiğini düşündürtüyor. Albert Camus kendisinin mihenk taşı olduğu “Absürdizm” akımına mensupmuş yani Camus’ ye göre yaşamın anlamını aramanın bir mantığı yokmuş. Yaşamın anlamsız yani “absürt” olduğunu savunan yazarımız hayat görüşünü, yazdığı kitabın ana karakteri Meursault ile özdeşleştirmiş. Meursault topluma aykırı davranışlar sergileyen, etrafındaki insanlar tarafından anlaşılmayan ve uyumsuz olarak tabir edilen bir karakter. Umarsızlığı ve yaşama kayıtsızlığı Yabancı’nın iskeletini oluşturmakta. Annesi öldüğünde aklından geçen, eğer annesi ölmeseydi gökyüzünün kızıllığını izleyebileceği düşüncesiydi. Karakterin düşünce tarzının, kitabı okurken okuyucuya da yabancı gelmesi muhtemeldir. “İnsanın her gün yaptığı en iyi şey intihar etmemeye karar vermektir” ve “Hayat hiçbir şey değildir, itina ile yaşayınız” gibi cümleleri olan, yaşamın absürtlüğüne karşı başkaldıran Camus’nün bu kitabını okumak büyük bir keyifti. Ve bunları yazarken aklıma aklımda bir soru belirdi: Varoluşuna anlam arayışında olan bir insan, yaşamı sona ermeden yani ölmeden önce varlığını nasıl anlamlandırabilir?
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2020112,3bin okunma
··
29 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.