Mustafa Kemal hayatiyetle dopdolu ve dipdiri, Türkiye’nin tek adamıydı.
O, steplerde yaşayan Tatarların bir geri dönüşü, bir anakronizm, ilkel ve vahşi güce sahip biri, dünyaya gelmesi gerektiği çağdan çok geç doğmuş bir liderdir.
Tüm Orta Asya’nın göçü sırasında doğmuş olsaydı, Bozkurt sancağı altında ve bir bozkurtun yüreği ve içgüdüleriyle Süleyman Şah’ın yanında at koşturuyor olurdu.
Askeri dehası ile duyguların, bağlılık ve ahlâki değerlerin zayıflatamadığı acımasız kararlılığıyla, ülkeleri fetheden, kentleri yakıp yıkan ve seferleri arasındaki barış dönemlerini zevk ve safa âlemleriyle dolduran, vahşi akıncıların başında bir Timurlenk veya Cengiz Han olabilirdi.
Oysa o, ölü parçalarını budayıp, küçük ve yoksul bir tarım ülkesini indirgediği can çekişen bir imparatorluğun varisi olarak doğmuştu.