Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

192 syf.
10/10 puan verdi
Gülizar'ın Kara Düğünü
Bu kitap, kurgudan müteşekkil bir roman değildir, öncelikle bunu belirteyim. Tahtta Abdülhamit'in olduğu dönemde Güneydoğu Anadolu'da vuku bulmuş, adli kayıtlara ve tarihi arşivlere geçmiş gerçek bir hayat anlatısıdır. Kitap, Gülo lakaplı Ermeni kızı Gülizar'ın, kızı Armenouhie Kevonian'a anlattığı anılarının yazıya dökülmesi neticesinde birebir ilk ağızdan oluşturulmuştur. Olayla ilgili resmi belgeler ise, Büyük Britanya, Fransa, Avusturya, Rusya, Almanya, İtalya ve Vatikan dışişleri bakanlık arşivlerinde mevcuttur. Bizdeki belgeleri soracak olursanız, evet görünürde varmış ama nerede oldukları yaklaşık 150 yıldır nedense bir türlü tespit edilememiş. 1875 ya da 1876'da Muş'un Korkut ilçesine bağlı, şimdiki adı Güneyik olan Khars köyünde, çevresince oldukça sevilen, sayılan, iyi yürekli, mert, misafirperver, evinin kapısı zengin fakir demeden tüm tebaalara açık olan saygın Egop ve eşi Anno' nun evinde, onların torunu olarak dünyaya gelir Gülizar. Henüz sütten kesilmemişken annesini kaybeden Gülizar'a, dedesi, büyükannesi, amcaları ve onu öz anne şefkatiyle himaye edip yetiştiren üvey annesi Nartun sahip çıkmıştır. Oldukça sevgi dolu bir ailede büyüyen Gülizar, 14 yaşına girdiğinde narin, dalgalı sarı saçlı, pembe yanaklı, büyük ceylan gözlü, çok alımlı bir genç kız olacağının sinyallerini vermiş ve köyün her kesiminden erkeğinin ilgi odağı olmuştu. Kapıya gelen tüm talipliler kibarca reddediliyor, gerek görenekleri gerekse Gülizar'ın gönlü doğrultusunda uygun bir eş seçimi yapılması planlanıyordu. Bu taliplilerden birisi de, vefat eden babası saygın, merhametli ve vicdanlı Ziranlı Mutki Aşiretinin Kürt lideri Mirza Bey'in yerini alan, Gülizar'dan neredeyse 25 yaş büyük olan oğlu Kürt Musa Bey'di. Kürt Musa'nın gayrimüslim köylülere yaptığı zulümleri anlatmak konusunda kelimeler kifayetsiz kalacağından, zatıalilerinin yaşama gayesini şu sözlerle aktarmayı uygun buluyorum : "Asmak kesmek kelle uçurmak, Hırsızlıktan altın vurmak." İlkesi bu yönde olan, arkasına devlet desteğini da almış bulunan bir aşiret liderine kız vermemek de kimin ne haddine diyerek, evdeki irili ufaklı dört karısına aldırış etmeden, adamlarına kılıç kalkan kuşandırıp, Gülizar'ın köyüne baskın yaptırır Kürt Musa...Kendisi katılmaz baskına, konağında türküler eşliğinde Erol Taş misali,orta pişmiş tavuk butunu koparma uğraşı verirken, komşu köydeki Egop'un ocağı yakılıp yağmalanmakta, karşı gelenler öldürülmekte ve küçük Gülizar da, ganimetler ile birlikte atlara yüklenmekteydi. Aylarca Kürt Musa'nın konağında, yazlığında, sığınağında, Musa'nın kardeşi Cezahir'in karısı olarak esir hayatı yaşayan, onlara boyun eğmemesinin karşılığında yediği dayaklar sonucu bir gözünü kaybeden Gülizar, her şeye rağmen direnir ve özgürlüğünü yasal yollardan kazanır. Bu olay Osmanlı tarihinde bir kadının bir Kürt liderine açtığı ilk dava olma özelliği ile büyük ehemmiyet arzediyor. Gülizar, dinini ve tabiiyetini değiştirmeye yönelik tüm baskılara karşın cesurca direniyor, Türk ve Müslüman olmayı ölesiye reddediyor. Her ne kadar bu durum, bazılarının kulağına ve aklına hoş gelmese de bence alkışlanacak bir hareket olarak karşımızda duruyor. Gülizar'ı anlamak, onun davasındaki haklılığını görmek için biraz empati yapmamız yetiyor da artıyor bile... Tarihi kayıtlara Musa Bey davası olarak geçen bu olay, basit bir suç vakasını aşmış, Osmanlı yöneticileri için gerçek bir sınama haline gelmişti. Çünkü yargılandığı mahkeme sonucu suçlu bulunan Musa'nın cezası Mekke'ye 1 yıllık sürgün olmuştu. Hal böyle olunca, bir yandan Avrupa basını, bir yandan konsolosluklar, bir yandan Türkiye'de yaşayan azımsanamayacak sayıdaki gayrimüslim halk, devlet erkanını açık açık Musa'yı korumakla suçluyorlardı. Muş ve çevresinde "Kürt aşiretler uzun zamandır ülkenin sahibi konumundaydı. Siyasi ve dini liderler tarafından yönetilen, atlı ve yaya Kürtler, Hıristiyan halk, yani Ermeniler ve Süryani-Keldaniler üzerinde hüküm sürüyor, bu halklara silahla boyun eğdiriyor, mallarını yağmalıyor ve bölgede terör estiriyorlardı. Kürt ve Ermeniler arasındaki ilişki, güce dayalı ve şöyle bir gerçeklik üzerine kuruluydu: Kürtler silahlanmış olup, Ermeniler silah edinme ve taşıma hakkından yoksundular. Yine uzun zamandır, Türkler, Kürtlere, 16. ve 17. yüzyıllarda karşı karşıya gelmiş iki Müslüman devlet olan Osmanlı ve İran imparatorlukları arasındaki sınır bölgelerde, geniş özerklik alanları tanımışlardı. Ancak 19. yüzyılın ortasından itibaren Osmanlı ordusu, Kürtlerin varlık gösterdiği dağlarda barışı sağlamaya çalışıyor, şeyhlerin, hanların ve beylerin çıkardığı, ulusal bir Kürt hareketinin haberci işaretleri olan ayaklanmaları bastırıyordu." Kürt Musa'nın zulmü bitti mi diye bir soru işareti oluşmasın kafanızda, malumunuz böyle kansızlıklar, çok istisnai durumlar hariç, genelde babadan oğula geçebilme potansiyeline sahip. Zira Musa'nın torunu; daha 2 sene evvel ölen, ıbda-c (İslami Büyük Doğu Akıncıları Cephesi) örgütü liderlerinden Salih Mirzabeyoğlu'nun ta kendisi... Gülizar'ın kurtuluşunun ardından yıllar geçti. Bu süreç içerisinde, Muş'taki Surp Garabed Kilisesi' nin papazlarından Garabed Der Garabedyan'ın oğlu, Muş Ermeni Psikoposluğu sekreteri, yazar, arkeolog, dilbilimci, tarihçi ve mebus Keğam Der Garabedyan ile evlendi, intikam yemini etmiş olan Kürt Musa'dan köşe bucak kaçarak dört çocuk doğurdu, ikisi yaşadı. 1947 yılındaki vefatına kadar, oğlu Aram ile birlikte İstanbul'da sessiz ve münzevi bir hayat sürdü.Oğlu Aram'ın akibeti hakkında da söyleyeceklerim var elbet, Aram çocukluğunda Muş'ta köylerinde bir düşme sonrası, bir bacağı kangren olup, kesilen, ekmeğini İstanbul sokaklarında gazete satarak güç bela kazanan bir engelliydi. "Kasım 1942'de Türk Parlamentosu, keyfi bir şekilde Müslüman olmayanlara; Ermenilere, Rumlara ve Yahudilere uygulanan Varlık Vergisi'ni oylayarak kabul etti. Tarih, Aram'ı tekrar tuzağına düşürdü. Vergiyi ödeyemeyecek durumda olduğundan, zorunlu işçiliğe mahkum oldu ve bir polis aracına tıkılıp kış ortasında trenle Erzurum'a sürüldü. 1957'de İstanbul'da hayatını kaybetti." "Gülizar'ın sözlü anlatımından hareketle oluşturulmuş metni, öncelikle hatıranın canlılığı ve duygusallığı ile göze çarpar. Gülizar'ın hatırası ve Armenuhi'nin hatırası, birbirine karışan hatıralar, olguları, mekanları, tarihleri, isimleri, durumları; yaşanan dramlara, sürgünlere ve üzüntülere rağmen, kaybedilen çocukluğun, ailenin ve memleketin eziyet çektiren kederiyle parçalanan hayatlara rağmen, veya, belki de tüm bunlar sebebiyle, şaşırtıcı bir doğruluk ve kesinlikle muhafaza etmiştir." Gülizar ise, Şişli Ermeni Mezarlığı'nın Muşlulara ayrılmış bölümünde, kocası ile birlikte yatmaktadır. Ama huzur içinde midir, bilinmez... Ermeni kızı Gülizar' ın uğradığı tecavüzler ve işkenceler, ailesinin ve halkının yaktığı ağıtlara konu olmuş, zaman içerisinde türküleşmiştir. Bu ağıtlardan birine kulak vermek isterseniz buyrun burada: youtu.be/49oJBH5FnxU "Tipi şeklinde kar yağıyor, Hacı Musa öldürme beni, günah, Sen Kürt ben Ermeniyim, Başımı usturaya da vursan, Etimi kerpetenle koparsan da, Yine de Müslümanın yastığına baş koymam."
Gülizar'ın Kara Düğünü
Gülizar'ın Kara DüğünüArmenouhie Kevonian · Aras Yayıncılık · 201548 okunma
··
2.674 görüntüleme
AkilliBidik okurunun profil resmi
Ne güzel anlatmışsın @seda_bera , kalemine sağlık. Hemen aldım listeme... "Acıların da cinler gibi canı vardır, yıkmıyorlarsa hırslanıp tekrar tekrar gelirler." derdi büyük anneannem. Acılar iyilerin hesabına düşmüş yine, maalesef... Kötülük ve acımasızlık da mı genlerle taşınıyor bilemedim inan. Kadına düşman, insana düşman, insanlığa uzak bu tiplerin azalması için umut genetik araştırmalarda mı yoksa?
Seda okurunun profil resmi
Büyükanneler ne söylemişse hep doğru demiş
AkilliBidik
AkilliBidik
Bir kez daha gördüm ki, acının dili, dini, ırkı yok ne yazık ki. Kötü her dem kötü, hain her dem hain...
Abdulkadir YÜCEDAĞ okurunun profil resmi
Bu kitabı çok istiyorum ama bulamıyorum yardımcı olacak bir arkadaş var mı?
Gara Keçi okurunun profil resmi
1000kitap'a tam da bu nedenle gelmiştim: nitelikli kitap yazılarına rastlamak. Ne güzel anlatmışsınız kitabı. Gel de okuma şimdi Gülizar'ı. Emeğinize sağlık.
Bu yorum görüntülenemiyor
Rîndkeş okurunun profil resmi
Hocam olmayan şapkamı çıkarıyorum yüne :))
Zeynep Çiçek Coşkun okurunun profil resmi
Yine harika bir anlatım ve inceleme olmuş bu sayfanın en güzel yanı böyle kaliteli donanımlı hocaları bulmamı sağladığı icin cok mutluyum elinize yüreğinize sağlık hocam
Seda okurunun profil resmi
Yine çok kibarsınız
Zeynep Çiçek Coşkun
Zeynep Çiçek Coşkun
Hanımcığım, teşekkür ediyorum gönülden ❤️
Özgür firik okurunun profil resmi
Eline emegıne saglik
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.