Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Anadolu coğrafyası varken Amerika dediğin ne ki?
Yeni bir ev yaptırdı, elektrik getirtti, bir gramofon aldı, bir de otomobil: Karısını, çocuklarını içine doldurduğu gibi şehre dondurma yemeğe, soğuk bir şey içmeye, ya da sinemaya gidiyorlardı. Yıllar akıp gitti böylece. Büyük oğlu liseyi bitirdi, diploma töreninde bulundu Serkis, yaşlı gözlerle oğlunu seyretti. Her şey iyiydi, güzeldi, hoştu. Yine büyük oğlu California'da doğmuş bir Ermeni kızıyla evlendi, düğünde Ermeni, Türk, Kürt havaları çalındı, şarkılar söylendi, danslar edildi; oğlu bir küçük bağ edindi, çiftine çubuğuna dört elle sarıldı. Bu da güzeldi, hoştu, iyiydi. İkinci oğlan birinciden daha yaman çıktı, liseyi bitirmekle kalmadı, Berkeley'e gitti, ordan da diploma aldı. Bu da çok iyiydi tabii. Her şey, her şey olağanüstüydü. Dünya, gözleri önünde durmaksızın değişiyor, yenileniyordu. Telefon. Otomobil. Traktör. Biçerdöver. Aspiratör. Buzdolabı. Radyo. Oğulları, kızları çatır çatır İngilizce konuşuyorlar, İngilizce yazıp çiziyorlardı, daha da bir yığın şey öğrenmişlerdi. Zamanlar değişmişti artık, çağ başka bir çağdı. Hâlâ yaslıydı Serkis, üzgündü. Niye, bunu bilmi yordu. Gultik'te de burdaki gibi her şey iyiydi, güzeldi, hoştu. Tek tek insanları tanırdı, ayrı ayrı dillerini konuşurdu onlarla. Arapla Arapça, Türkle Türkçe, Kürtle Kürtçe. Her birini yüzüyle gözüyle kaşıyla, huyuyla suyuyla bilirdi. Babaocağıydı orası, herkes lâfını anlardı; o onların dediğinden, onlar onun dediğinden. Amerika neydi ki? Amerika, dünya bir araya gelse Gultik'i unutturamazdı ona, hiç bir şeyi unutturamazlardı.
Sayfa 127
·
17 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.