Gönderi

464 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
"O günler en iyisiydi, ya da en kötüsüydü, akıl çağıydı ve aptallık çağıydı, inançlar zamanıydı ve inançsızlık zamanıydı, ışık mevsimiydi ve karanlık mevsimiydi, umut baharıydı ve umutsuzluk kışıydı; yaşayabilmek için her şey vardı önümüzde ve yaşayabilmek için önümüzde hiçbir şey yoktu; hepimiz doğrudan cennete gidiyorduk, hepimiz doğrudan cehenneme gidiyorduk. Kısacası o günler, tıpkı şimdiki gibi o kadar uzaktaydı ki, kimileri iyi veya kötü şeylerin üstünlük derecelerini karşılaştırdığında, o günlerin gelmiş geçmiş en iyi günler olduğunda ısrar ediyorlardı." sözleriyle Fransız ihtilali öncesi Fransasını anlatan Charles Dickens, bu eserinde aşk hikayesi anlatıyor ama aşk hikayesini anlatırken de Fransız ihtilali döneminde Fransa ve İngiltere'de insanların durumunu ve halkın sefaletini de ele almış. Genel olarak baktığımızda ise bu aşk hikayesinde tarih olduğu gibi sevinç, hüzün, yokluk, kan, heyecan, stres, gerilim ne ararsan bulunuyor. (aşure gibiydi diyebilirim..) Bu şekilde olayların birden çok yönünün ele alınması aynı zamanda etkileyiciydi. Anlatımını baktığımızda ise yazar o kadar çok konuya değiniyor ki okurken bağlantı kurmada zaman zaman zorlandım, bunun dışında genel olarak anlatımı akıcı ve sürükleyiciydi. Ayrıca o kadar iyi betimlemeler vardı ki kitabı okurken bende o devrimin içindeymiş gibi okudum. Eserde karakterlerin de oldukça dikkat çekici olduğunu düşünüyorum. Bazı karakterlere baktığımda Dr. Monette ve kızı Luice, harika bir baba kız oldunuz. Charles, her zaman iyi bir insan ve eş oldun. Sydney Carton, sen Luiceyi canı pahasına seven, bütün fedakarlıkları yapan biriydin. Bay Cruncher, zaman zaman güldürdüğün gibi düşündürdün de. Umarım bir daha mezar işlerine bulaşmazsın :)) Defarge çifti, bu kadar da acımasız olunmazdı..
İki Şehrin Hikayesi
İki Şehrin HikayesiCharles Dickens · Antik Kitap · 201659,3bin okunma
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.