— Şunu kokla! Kokla Mehmet, dedi.
Mehmet Siyavuş, arkadaşlarının perisanlığından, heyecanından ürkmüştü. Yavaşça içini çekti.
— Hayır, iyi kokla! Derin kokla! Gözlerini kapayarak
kokla! Koklarken, gözlerinin önüne ne geliyor? Neresi
geliyor? Söyle! Allah aşkına, bütün ruhunla, bütün nefesinle kokla!
Arkadaşlarının yüzüne doğru çiçeği tutuyor, titriyordu.
Mehmet Siyavuş:
— İstanbul kokusu!