Nobel ödülü almış ilk müslüman ve tek Arap yazar Mısır’lı Necip Mahfuz bu eserinde bizleri iç içe geçmiş hayatlar yaşayan bir tiyatro kampanyasının son sergileyeceği oyunun tiyatro sahnesine götürüyor.Sayfa sayına göre çok sayılabilecek karakterle yazılmış bu eserin dört ana kahramanından biri,kendi geçmiş yaşadıklarından yola çıkarak bir tiyatro eseri yazmıştır. Bu çok ses getiren eserini yazdıktan sonra ortadan kaybolur. Böylece tiyatro oyununu izleyen, yöneten hatta hikâyenin içersinde rol alan diğer kahramanlarını birbirleriyle ve kendileriyle yüzleşebilmek üzere tek başına bırakır.Kahramanlar sırayla bizlere birlikte yaşadıkları bir tutuklanma ve ölüm ile son bulmuş olaylar silsilesini kendi bakış açıları ile anlatır. Bu anlatımlar bana ziyadesiyle bir tiyatro eseri izliyormuşum hissiyatı verdi. Yazarın bu noktada yarattığı şey çok başarılı ve taktir edilesi;sanki tüm hikâye bir tiyatro oyununda geçiyor gibi. Oyunun içinde oyun da diyebilirim ama ana kurgu içersinde değil sadece verdiği duyguyla :)
Bu başarılı eser bende bu kıymetli yazarın diğer romanlarını da okuma arzusu doğurdu.Kesinlikle tavsiye ederim ve ben naçizane "Cebelavi Sokağı’nın Çocukları"yla devam etmeyi düşünüyorum.