Kitabı okumaya çalışırken beynimle aramızda geçen bir diyalog:
Beyin: Sen niye okuyorsun ki şimdi bu kitabı? Öncekilerde gene biraz olay örgüsü filan vardı, vakit geçiyordu. Hem Alp tigin kim, Samaniler ne, Maveraünnehir nerede?
Ben: Birazcık uzun vadeli hafızaya kıyıp ilkokuldan beri papağan gibi tekrarlanan tarih derslerini hatırlayabilseydin bilirdin şimdi bu soruların cevabını?
Beyin: Ne işine yarayacaktı ki onlar? Bir tehlike anında veya aç susuz kaldığında Türk devlet teşkilatı mı kurtaracaktı seni?
Ben: Off, azıcık evrimini hızlandırıp çağımız şartlarına uyum sağlasan diyorum! Artık yırtıcı hayvanlar tarafından kovalanmıyoruz, karnımızı doyurmak için avlanmamıza da gerek yok.
Beyin: Bu bilgi bana henüz gelmedi???
Ben: Ben de onu diyorum zaten!!!
Beyin: Ya sen bırak bunları da bak şu yaşına geldin bir şiş almışlığın yok eline. Önümüz kış, bir atkı bir bere ör, işimize yarasın.
Ben: El âlemin yapay zekâları küçük büyük her bir bilgi kırıntısını öğrenip dünyayı ele geçirsin, sen hala sadece işine yarayan bilgi peşinde koş!
Beyin: Tamam fular da dik o zaman:S
Bir kitabı yarıda bırakmaktan nefret ediyorum ama okuduğum kitabı anlayamamak da bir o kadar rahatsız ediyor beni. Nizamü’l-mülk kitabının/raporunun bu döneme ulaşabileceğini öngörmüş müydü bilinmez ama biz fanilerin çabuk sıkılacağını bilecek kadar öngörülüymüş ki hikâyelerle bezemiş kitabını. Ama yukarıdaki diyalogda da anlatmaya çalıştığım gibi mevcut tarih bilgim hikâyelerde bahsedilenleri anlamaya yetmedi. Hikâyeler kıssadan hisse kazanmak için de okunabilir tabii ki ama ben yapamıyorum, yarım yamalak okumuşum gibi geliyor. (Bkz. Ruh hastalıklarına giriş:)
Yani demem ol ki bu kitabı okuyacaklara tavsiyemdir, başlamadan önce Türklerin İslamiyet’i kabulü, ilk Türk-İslam devletleri ve bunların devlet teşkilatları hakkındaki bilgilerini tazeleyeler. Ben şahsen öyle yaptıktan sonra yüzlerce yıl öncesinden günümüze kadar gelmeyi başarmış bu değerli eseri yeniden elime almak ve hakkıyla okumak isterim.
O yüzden şimdilik hoşçakal Nizamü’l-mülk, hoşçakal Siyasetname, hoşçakal yarım kalan entelektüel çabam…