Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bu devri kapatmak, çağdaş (!) bir özelliğe kavuşmak için baş vurmadıkları çare kalmamıştı. Öyle ki, azınlık mensubu, mezheb hürriyetine kavuşmuş, devletin her kademesinde görev alabilmiş ve gerekli itibarı görmüş bulunan ve fakat isyan, kıtal ve toplu kıyama varan hareketleri görülen Rum ve Ermeni gürühu ile de bu yeni ilericiler birliği esas gaye bilmişler, hedef, strateji ve mücadele yollarını müştereken çizmişlerdi.. İçerde kilise, sinagog ve havralar birer fesat yuvası, dışarıda ise Yahudilerin çağdaş bankerleri ve kapitalistlerinin desteği ile toplantılar, anlaşmalarla tecavüzlerde bulunmaktan geri durmazlardı... Bunları da iftihar vesilesi görerek, anlatıyorlardı: “1312 (1896)'de Ermeni isyanı ortaya çıktığı zaman Ermeni kardeşlerimizin hürriyet fikri için çalıştıklarını Avrupada bulunan Cemiyet-i Osmaniye anlamıştı. Cemiyetin ileri gelenleri (reisleri) ile görüşüldü. Bir birlik sağlanmasına çalışıldı.” İttihatçı yüzbaşı, öyle ileri gitmişti ki, sanki ülke, Hıristiyanlarınmış gibi, onlardan yana bir hürriyet ve eşitlik hakkı peşinden koşulduğunu gösterme gayretine düşüyordu... Bu hareketler, bu ortak çalışmalar geçmiş asırların ihmalinin bir neticesi idi... Çünkü yetişenler, devamlı olarak Avrupaya hay“ran ve uşak ruhlu bir cemiyet ve idare tarzının kurmayları idi... Çoğunun ailevi temeli de, dönme ve karışık bir neseb ortaya koyuyordu... Ayrıca, müslümanlığa karşı her şeyi, ondan ürkerek, yaşadığı toprakları ayakta tutan ruhu unutarak, yabancıdan bekliyorlardı...
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.