Uygarlık denen kavramın içinde bulundurduğu eylemsel normlar açısından insanın gelişirken aslında ilk çağın saldırganlıklarını içinde barındırıp sürekliliğini fiziksel ve ruhsal olarak döneme yansıttığını ve yansıtacağını öngörmektedir. Hatta bunu bazı tarihsel kesitlerle örneklendirerek maddi bir çeper kazandırmıştır. Yani insan gelişirken ilk aradığı olgu hala aynı kalırken; harcadığı enerji artmasına karşın elde ettiği ürün beklediği gibi olmadığı için hem eylem açısından hem de ruhsal olarak şiddet duyarlılığının eşiğini ilk çağ insanlara oranla daha aşağıda görebiliriz. Çünkü gelişmek ileri götürmesi gereken noktada belli veçhelerde daha geriye insanlığın kökenine kadar adım attırmaktadır. Bu bağlamda uygarlık ve uygarlığın temel kavramlarından olan kültür; insanlık hafızasında bir kanlı tarihin resmidir.