Tüm zamanlar , tüm duygular hep bir arada sanki. insanın içine fena işleyen “Yalnız Opera” adlı şiirleriyle ruhumuzu paramparça etmiş, her şiirinde daha farklı sevdiğim bir Murathan Mungan klasiği ;akıcı bir o kadar da iliklere işleyen bazı dizelerinden (spoiler) bahsetmeden geçemeyeceğim ;
“aylar nasıl geçiyor zaman hiç geçmezken” diyor. Aslında zaman geçiyor ben aynı yerdeyim,
Her şey dün gibiyken yıllar geçti, der gibi.
“geçer gider
geçmez sandıkların bile” diyor.
Ne mutluluk kalıcı ne mutsuzluk, der gibi.
“Aynı büyümüyor herkes
Aynı yaşamıyor herkes
Aynı ölmüyor herkes”
Şiirlerine verdiği bu başlıklar, tek dizelik şiir gibi.
“Bir Fincan Kahve”adlı şiirini anısı var diyerek can alıcı bir şarkıyla alıyor kaleme
“garbage’ın şarkısı:
‘cup of coffee’
benim yıllar önce aşkımıza verdiğim
söz gibi,hayal:
yıllar sonra insanın eski sevgilisiyle
hüzün, şefkat ve incelikle bir fincan kahve içebilmesi
neden yıllar sonra bir araya getiremiyor bizi
hüzün, şefkat,incelik ve bir fincan kahve
.
.
.
ya da boş ver, en iyisi
garbage dinleyelim ikimiz de
kahvelerimizi içerken kendi evlerimizde “
Burada eski sevgilinin bir yandan dönmesini isteyip bir fincan kahveyle, kırk yıllık bir hatır daha yaratmak isterken; bir yandan da yılların geçtiğini , yavaş yavaş anıların bile kendisini terkettiğini farkedip anısı olan şarkıya sığınan bir şair görüyoruz.
“şimdi çok yıllar geçti
hatırlamak bile eskitiyor insanın içini” diyor bu şair. Bu dizelerden sonra Abdurrahim Karakoç’un sözü gelir aklıma :
“Bir gün yeniden görmek ister miydiniz Mihriban’ı “diye sormuşlar Abdurrahim Karakoç’a: "Görmek istemem” demiş. “Değişmiştir şimdi. Ben onun nazarında değiştim, o benim nazarımda değişti. Öyle kalsın. İnsanların gönülde kalması, gözde kalmasından iyidir.” demiş.
Ayrılıkların öğrettiğini bir bir yazarak bitiriyor dizelerini.
Duyguların çelişkiliği apaçık seriliyor gözler önüne Murathan Mungan’ın şaheserinde ama ayrılıklar duyguları dengesizleştirmiyor mu zaten?
Neyse en iyisi boş verelim
garbage dinleyelim
bir fincan kahve içerken