Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

272 syf.
·
Puan vermedi
·
33 saatte okudu
Tütün imgesi ve hayat çilesi
Yolculuk yaparken dısarı baktığınızda etrafta hangi bitkiler var diye merak eder misiniz? Ben ederim. Tanıdık bir şey görürsem de mutlu olurum. Beynime "tütün" imgesiyle yerleşen bu eseri okurken de sanki bir yolculuk yaptım ve çeşitli bitkileri hatırladım durdum. Yazarla doğup büyüdüğümüz yerler çok yakın. Bu ortaklık esere daha çok bağladı beni.Ben de gözümü açınca tarımın içine doğdum. Belleğim papatyanın, gelinciğin, zeytin yaprağının, tütünün, pamuğun, bamyanın görüntüleri ve keskin kokularıyla dolu. Şimdi de burnumdaki acı ve yapışkan tütün kokusunu atmak için birkaç söz yazıyorum. Bu zorlu işten 3-5 senelik bir zamanla kurtuldum. Ben çocukluktan çıkarken tütüncülük işi kazanç getirmediği için Bakırçay Ovası'ndan yavaş yavaş çekildi. Sadece dizmede yardımcı oldum, diğer telaşlar aile çoğunlukla bir arada olduğu için oyun gibi gelirdi bana. Tütüncülük, tarımın en zahmetli uğraşı sanırım. Tohumu toplaması, ekmesi, fidanları büyütmesi, dikmesi, büyüyen yaprakları kırması, sivri çubuklara dizmesi, onları kargılara geçirmesi, kargıları iskele denilen askılarda kurutması, kuruyanları balya yaptırması, piyasa açılacak mı diye beklemesi... Çilesi hiç bitmiyor, bütün bir yıl sürüyor. Yorgunluk, gerginlik hep. Böyle kötü kokan, insanı kendinden soğutan bitkinin bir de güzel ve narin bir çiçeği vardı ki sormayın. Özellikle öğle üstü hepsi açıldı mı bütün ova, dağ taş tütün kokusuna bulanırdı. Neden bu kadar bahsettim tütünden? Çünkü bu çile yazarı hayat savaşına hazırlayan bir sınav olmuş adeta. Hiç gitmemiş belleğinden. Tütün parasıyla bir türlü alınamayan "patpat tabanca" ve "askılı pantolon" olarak kalmış. Fahri Erdinç: Yıllardır edebiyatla meşgul olmama rağmen adını bile duymadığım, bu sitede değerli incelemelerle tanıştığım bir yazar. http://1000kitap.com/gonderi/92442392, http://1000kitap.com/gonderi/92442392, http://1000kitap.com/gonderi/92442392, #59468261 . Unutulanlardan, okurunu bekleyenlerden... Yazar bu otobiyografik romanını adeta iki adamla girdiği diyalog için yazmış. İlki ve eserin içeriğini ortaya koyanı babasıyla: "Benim sana öğüdüm şu:Battın mı debelenme dedim, dinlemedin.Bari şu siyaset katakullisine karışmadan çabala. Senin deden diplomat değil, deveciydi. Sen de bu deveyi gütmeğe bak .." "Gütmem baba.Ben aklıma kelepçe vurdurmam. Güdülmeğe de niyetim yok." Bu konuşma eserin sakınmasız, gerçekçi ve samimi içeriğini belirliyor. Hocası Sabahattin Ali'ye ait olan şu öğüt de eserin yazım tarzını belirliyor: "Hikaye yazmaya oturunca karşı dağlara, bulutlara bakma. Bulunduğun yere, çevrene, sokağa, insanlara bak önce. O alaca boyalı tasvir fırçasını da at elinden. Tumturaklı konuşmaya da özenme. Sakın bilgiç de olma. Gerçeği de şöyle bir koçan mısır gibi yeşil kabuklarını soyarak koy ortaya." Böylece tertemiz bir Türkçe, kısa cümleler, net ifadeler çıkmış ortaya. Sanki cümleler virgülle uzaltılmak istenmemiş. Çoğunlukla noktayla son bulmuş ki netliği, sertliği ve gerçeği daha çok hissedelim. İçinde neler var anlatmakla bitmez. Sadece bir adamin kisisel yaşantısi değil bu eser.Kurtuluştan cumhuriyete bir Türkiye panaroması. Aklımda kalan birkaç düğüm: Anasızlığa uyanan ilk bilinç, Ekmeğin üstüne katık niyetine sürülen zeytinyağı, Göz ve burun akıntılarına doluşan sinekler, Çocuklarını dayaktan kırıp geçirirken ölen eşeğe hüngür hüngür ağlayan bir tuhaf öğretmen-imam baba, Öğretmen okulunda her gün milletin malını yiyorsunuz diye boğazda bırakılan lapa pilav, Anadolu'yu güzelleyen, şiirler yazan ama Avrupaları gezmiş de Anadolu'yu hiç görmemiş yüksek öğretmenler, Dini öğretiyorum diye köylünün kanını emen, taze ögretmeni köyden süren hocanın Atatürk'ün resmine bakıp attığı kahkahalar... Hele taze öğretmenin okuma yazma öğrettikten kısa bir süre sonra kendisine mektup yazıp babasının ekmek borcunu isteyen fırıncı. "Diploma diye bu mektubu as duvara" dedi çocuğunun öğretmen olmasını hiç istemeyen baba. Şu olay bile başlı başına bir Türkiye. Akhisar'da başlayıp Sofya'da biten bu hikayeyi okumanızı tavsiye ederim. Zira bizim dilimiz, bizim insanimız, bizim hikayemiz, bizim edebiyatımız...
Acı Lokma
Acı LokmaFahri Erdinç · Yordam Kitap · 2013127 okunma
··
327 görüntüleme
Seda okurunun profil resmi
Eline, emeğine sağlık Hocam,ne güzel anlatmışsın yine. Keşke diyorum başladığı yerde, Akhisar'da bitmesine izin verilseydi bu güzel adamın hikayesinin. Gönül ve vefa borcumuz çok bu adamlara, sandığımızdan da çok...Şimdilerde eserlerini okuyup idrak ederek, belki bir nebze de olsa ahde vefa adına bu yükü biraz atabiliriz omuzlarımızdan...
Gönül. okurunun profil resmi
Her şeye rağmen memleketini çok sevdiği , çok özlediği anlatımından o kadar belli ki. Umarım okuyarak günyüzüne daha çok çıkartırıriz bu güzel insanları. Ben de teşekkür ederim tekrar bu değerli yazarla tanıştırdığınız için beni .
Sultannn okurunun profil resmi
Ellerine sağlık. İncelemeyi okurken tekrar kitabı okumuş gibi oldum. Gerçekten, o nasıl güzel bir anlatım! Fırıncının yaptığına gülsem mi, ağlasam mı bilememiştim. Sanki mektubu, bak okuma yazma öğrendim demek ister gibi yazmış. Coğrafya öğretmeninin geç de olsa aklının başına gelmesine sevinmiştim. Herkes bu güzel anlatımı okumalı. Herkes bu değerli yazarın çocuklukta çektiği çileleri okumalı. Kimse bulunduğu yere kolay kolay gelmez.
Fahri Erdinç
Fahri Erdinç
de bulunduğu yere çileler çekerek gelmiş. Her değerli yazar gibi ona da hak ettiği değeri verelim.
Gönül. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim hocam. Beğendiğinize sevindim. Fırıncıyı hiç unutamam okuma-yazmayı hemen maddiyata döktü:) önce kendine uzanan eli kırdı tabi! Neler sığdırmışlar hayatlarına, yaşantılarıyla hesaplaşmişlar. Bizlere ne çok şey anlatmak istemişler. Bu değerlerin daha çok okunması, bilinmesi dileğiyle.
Bu yorum görüntülenemiyor
The  Misanthrope okurunun profil resmi
Öncelikle bu incelemeyi yazarak bilmediğim bir kitabı, bir yazarı tanıttığınız için gönülden teşekkür ediyorum. Paylaştığınız diğer incelemeleri de okudum aynı kitabı anlatıyor olmalarına rağmen hepsini farklı lezette buldum. Kitapla ilgili yazan diğer arkadaşları da kutluyorum. Sabahattin Ali'nin tüm kitaplarını birçok defa okumuş biri olarak bu kitabı da okumam gerektiğini düşünüyorum. Umarım okuma/tanışma imkanı bulurum. Emeğinize, yüreğinize sağlık 🙋🏼‍♀️🌼
Gönül. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Sabahattin Ali kalemini bu kadar seviyorsanız Fahri Erdinç kalemini de seveceksiniz o zaman. Mutlaka tanişmanızı öneririm⚘
1 sonraki yanıtı göster
Neşe okurunun profil resmi
Lokmalarını yutmakta zorlandığım kitaplardan biriydi. Cesur yazarlar, yaşadıklarının anlatmaya değer olduğuna karar verip, kahraman olarak kendilerini seçmişler. Biri de Fahri Erdinç. Kendini merkez alarak yaşadığı döneme parlak bir ışık tutmuş. Görmek istemeyen gözlere neylersin? Görüp tanıyan, tanımamıza sebep olan arkadaşlara tekrar selâm olsun. Tüm kitaplarını aldım, sırasıyla okunmayı bekliyor. Eline sağlık arkadaşım. Kalemin daim olsun. Böyle nitelikli incelemeler sayesinde bu eserler daha çok okunacaktır.
Gönül. okurunun profil resmi
Düşünüyorum da bu yazarların kendi kisisel yaşantıları ve dönemleri düşünüldüğünde toplumcu çizgide yazmaları neredeyse zorunluymuş. Çok daha fazla okumalıyız yerli ürünlerimizi, çok az tanıyoruz. Belki de bu kopukluk, yılgınlık bu yüzden. Yorumun için çok sağol Neşe, iyi ki buradayız. Öğrenecek çok seyimiz var birbirimizden:)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.