Aşk insanın sadece psikolojisini ve kimyasını değil; tarihini, müziğini, coğrafyasını, edebiyatını, fiziğini, beslenme
çantasının içindekileri, hayat bilgisini de değiştiriyor.
13
"Ejderi boyasan da derisini boyarsın, kemikleri aynı kalır."
30
"İnsan boş bir
tüfektir ama bakarsın birgün patlar."
54
Adamın biri, devesi ni kaybetmiş. Deveyi a rarken yüksek düzeyde anlayış
yeteneğine sahip üç dervişe rast gelmiş. "Devemi kaybettim " demiş derviş
lere "Onu gördünüz mü?" Dervişleri n ilki "Bir gözü kör müydü devenin?" di-
ye sormuş. Adam sevinçle "Evet" diyerek cevaplamış soruyu. ikinci dervişin "Ön dişlerinden biri eksik m iydi?" sorusu karşısında, devesini kaybeden
adam heyecanlanarak "Evet, evet" demiş. Dervişlerden üçüncüsü "Bir aya
ğı top al m ıydı?" diye sorar sor m az, adam "Evet, evet, evet!" cevabını ya-
pıştırmış. "O ha lde" diye kon uşmuş dervişler, "sen deveni bizi m geçtiği-
miz güzergah üzeri nde ararsan iyi eders in, onu bu yolda bulma ümidi var-
dır." Kayı p devesinin peşine d üşen adam bu üç dervişin kendi devesini gör-
müş oldukları na kanaat getirmiş ve alelacele dervişlerin geldiği istika me-
te koşturmuş.
Bula mamış adam aradığı yerlerde devesini ve ne ya pması gerektiğini yi-
ne dervişlerden öğrenmek isteğiyle bu kez dervişleri n peşi sıra gitmiş. An la-
yış sahibi üç ermişe a kşa müzeri istira hat menzi li nde yetişmiş. Yitiğini bu-
lamadığını söyleyi nce, dervişler yine sorulara başlamış: " Devenin bir ya nın-
da bal, öbür yanında mısır mı yüklüyd ü?" demiş birincisi, adam "Evet" de-
m iş. "Hamile bir kad ın mı biniyar senin devene?" demiş ikincisi, yine "Evet"
demiş adam. "Biz sen in devenin nerede olduğunu bilmiyoruz" demiş üçün-
eli derviş. B unun üzerine devec i, kaybettiği deveyi bu üç kişinin ça ldıkları
na kanaat getirmiş ve onl arı kadı karşısına çıkarıp başı ndan geçenleri an-
latarak dervişleri hırsızl ıkla suçlamı ş. Kadı, devecinin ifadesini yeri nde bu-
larak üç ermişi, deveyi gasp etme suçundan hapse atmış.
Kısa bir süre sonra ada m devesini arazide başıboş dolaşırken bulmuş ve
dervişlerin salıverilmeleri ni temin maksadıyla mahkemeye başvurmuş. Da-
ha önce dervişlerin kendi durumlarını iza h etmeleri için bir fırsat tanımayı
h iç aklına getirmemiş olan kadı, on lardan nasıl olup da deveyi hiç görme-
dikleri halde deve ha kkı nda bu kadar çok şey bil iyor oldukları nı açıklamala-
rı nı istemiş. Dervişler, yolda devenin aya k izleri ni gördüklerini, izlerden bi-
ri sinin silik oluşu nun devenin bir bacağının topal oluşuna delalet ettiğini;
yolun yalnızca bir yakasından ot yenmiş olmasının tek gözünün körl üğüne
delil olabi leceğini; ısırdığı ya prakları yırttığına göre ön dişleri nden birinin
eksik olduğunun anla şıldığını söylemişler.
"Arı lar ve karıncalar yolun iki kenarında birşeylere üşüşmüşlerdi. Bunla-
rın bal ve mısır olduğunu gördük. Bir kon aklama yerinde çalılara takılmış
uzu n insan saçı gördük, devenin üstündeki kadındı. Yerde el ayası izi vardı,
a ncak doğumu yakın hamile bir kadın elini yere dayayıp otururdu."
"Bütün bunları hırsızlıkla suçlandığı nız za man kendinizi temize çıkar-
mak için neden söylemediniz?"
"Çünkü devec inin deves ini aramaktan vazgeçmeyeceğini ve onu çabu-
cak bulabi leceğini göz önüne aldık. Keşfettiği gerçeği ahlaki bir olgunluk-
la perçin leyecekti . Bizim sal ıveril memiz için harekete geçerek gönül yüce-
liğinin, sorumluluk hissine sahip olmanın zevkini tadacaktı. Hadisenin gö
ründüğünden farklı cereyan ettiğini gören kadı ise gözünde mantık yolları
na güvenerek kestirmeden hükme varmanın değerinin düştüğünü görecek
ve bir arayışa koyulmayı takdir etmede daha üstün bir konum sah ibi ola-
caktı. Kadı doğru hükme varmanın tevazuyla arayışa neler borçlu olduğunu
görecekti. Kendinde yargılamaya yetecek donatım olduğu zehabına kapıl-
manın gönül kırıkl ığını tadacak, birini suçla madan veya bir iddiaya sahip
çıkmadan önce kendi ölç üleri ni tartmanın kaçın ılmazlığını kabul edecekti."
"Bizim geçirdiğimiz deneyler şunu gösterdi ki insan hakikati ararken bir
gücü, bir yargı lama gücünü kendinde hıfzettiği zehabına kapılmamalı. Her-
kes kendi kaybettiğini kendi arasın. Bu a rayışta diğerleri sadece arayanın
neyi kaybettiğini hatırlatabil irler. Bunu ni met bilmeli. Sen in noksanını tas-
vir edenler, senden birşey gasp etmiş olmaz ... "
73
El li yaşı ndaki bir adam kendini otuzunda hissediyorsa,
yirmi yılını boşa harcamış demektir.
[MUHAMMED All CLAY]
101
"Sapık" nedir? İzninizle ben söyleyeyim: Sapık, kısa çiz-
meye denir. "Kaltak" denince aklınıza ne geliyor kim bilir;
halbuki kaltak eskimiş ayakkabıdır. "Tanga" bir nevi kadın
ayakkahısı anlamına gelir. "Şıllık'' bir terlik çeşididir. Şunu
da bilin ki " kalleş" gelin ayakkabısıdır!
165
insan, bu dünyaya ağlayarak gelir, yeterince ağladıktan
sonra da ölüp gider.
[WILLIAM SHAKESPEARE, 1 564-1 616, Kral Leat1
196
Sen cennete gidince,
cennet daha güzel bir yer olacak
247
Her polisin içinde, tutuklaması gereken
bir suçlu vardır [Şerif Şibumi]
288
Yalanlarla bir yerlere gidebilirsin
fakat geri dönemezsin
359