Kişiliğimiz nedir? Hangi rolü ne zaman oynarız ve kimliğimizin geliştiği büyülü anlar olur mu?
“Kimlik" bir krizin hikâyesini anlatıyor.
İlk evliliğini geride bırakmış ve oğlunu maalesef kaybetmiş biri Chantal. Toplumun bir kadına yüklediği tüm zincirleri kırmış ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir kadın. Jean-Marc ile mutluluklarını sakin, emin bir şekilde birlikte yaşarlar. Chantal, bir gün erkeklerin artık ona bakmak için dönmediğini keşfettiğinde, Jean-Marc’ın aklına bir fikir gelir ve ona anonim mektuplar yazmaya başlar. Amaç, ona hâlâ çekici bir kadın olduğunu göstermekti ama öngörülemez sonuçlarla karşılaşdı.
Aralarındaki güvensizlik ve temel yanlış anlaşılma romanın seyrini tamamen değiştirir. Kimliklerinin dokusundaki bu küçük yırtıktan, tam da birbirlerini sevdikleri için aralarındaki kopmaya yol açan cehennem gibi bir mekanizmayı harekete geçirirler.
Kırık bir nesneyi düzeltmek için uydurdukları her kelime, her hareket, her durum onları daha derin bir yıkıma sürükler. Kendinizi ve diğerini kaybedersiniz; artık birbirlerini anlamazlar ve diğerinin sevgi dolu bakışlarının kaybı, artık kendilerini anlamadıkları gerçeğine yol açar. Çünkü kimlik duygusu insan varoluşunun kendisi kadar karmaşıktır ve bu duygu muhtemelen ancak kaybolduğunda ve kriz doruğa ulaştığında gerçekten kavranabilir. Kundera, ruhun uçurumlarına bu romanıyla bir ışık tutuyor ve bu heyecan verici kitabın gücünden kaçış yok