Hayatımdan çok ruhumdan az şey var dediği aynı zamanda kendisinin en renkli ve en iyimser romanı olarak nitelendirdiği eser 1591 yılında İstanbul'da geçiyor. Kitap iki küçük oğlu ile güzel Şeküre’nin babasını eve getirdiği nakkaşlarla şekillenir. Bir cinayetle başlarız romana. "Şimdi bir ölüyüm ben, bir ceset, bir kuyunun dibinde".