Kutsal Kitap'ta, Yakup'un Rachel'den su istediği ve Rachel'ın kehanetlerini duyunca, ellerini göğe kaldırıp kuyunun dibindeki toprağı öptüğü sahneyi hatırladım. Ben Yahudi'ydim, Celan Yahudi'ydi, Oliver Yahudi'ydi; biz, normalde kafa karıştıran yabancılarla dolu, zalim, acımasız dünyanın birdenbire bittiği, kimse hakkında yanılmadığımız ve kimsenin bizim hakkımızda yanlış bir hükme kapılmadığı, herkesin bir diğerini tanıdığı, hem de tümüyle tanıdığı ve böyle bir yakınlıktan kaçınmanın, sürgün ve dışlanmak anlamındaki İbranice bir sözcük olan galut olduğunu bildiği bir yarı gettoda, yarı vahadaydık. Oliver benim vatanım, yani, vatana dönüşüm müydü? Sen benim vatana dönüşümsün. Seninle birlikteyken ve biz beraberken isteyeceğim başka hiçbir şey yok. Sen beni kimsem o, yani sen benimleyken olduğum kişi yapıyorsun Oliver. Dünyada tek bir gerçek varsa o da seninle birlikteliğimdedir ve bir gün sana kendi gerçeğimi söyleme cesaretini bulursam, şükretmek için Roma'daki tüm sunaklara birer mum yakmamı hatırlat bana.
Sayfa 54 - Sel Yayıncılık