Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

416 syf.
9/10 puan verdi
Kitap daha çok okunsun diye amme hizmeti
Müslüman olmayan yazarlardan siyer okuması yapmak insanların ön yargı ile yaklaştıkları bir durum. Haklı da olunabilir belki. Yazarın ismi yabancı olunca veya pencerenin dışından buralara bakınca daha objektif olmuyor bu kişiler. Böyle bir anlayış var ama yanlış. İçeriden birileri yazınca da objektif olmuyor tabi. Objektif eser de yoktur zaten :D Ben tarih okuması yaparken hangi kitapta yazıldığından çok kim rivayet etmiş, kaç kişi rivayet etmiş, kaç alim kitabına almaya değer bulmuş, dinin genel kabulü ile uyuşuyor mu, kendisini destekleyen veya reddeden başka rivayetler var mı şeklinde sorular sorularak bir yol izlenmesi taraftarıyım. Rivayetin Taberi’de geçmesi onu kesin doğru yapmıyor. Yazarımız da bunu görerek ilk dönem tarihçilerinin izledikleri yollardan örnekler veriyor. Mesela Taberi’nin birbiriyle çelişen rivayetler olsa bile bunları da kitabına aldığını kendi yorumunu yaptığını anlatıyor. Bu tarihçilerin olabildiğince dürüst kalarak peygamberin aleyhine görünen rivayetleri de kitabına aldığını söylüyor. Bu tarihçiler “bana böyle aktarıldı” diyerek rivayeti verdikten sonra kendi yorumunu yapıp doğrusunu Allah bilir demekten geri durmamaları ve kesin olmadığını söylemeleri yine aynı zamanda yorumu okuyucuya bırakmaları çok önemlidir. Kimden okunuyorsa okunsun bence kitap değil rivayetin kendisidir asıl bakılıp değerlendirilecek olan. Objektifliğe tekrar döneyim, nasıl objektif olunmayacağını Karen Armstrong Batı dünyasının yazarlarından hareketle örneklendirmiş. İslam fetihleri sonrasından başlıyor bu ön yargı. Mesela orta çağda peygamberi şeytan olarak gören isimler mevcut. Montgomery Watt bu konuda şu örnekleri vermişti: #77172103 Yine kılıç dini olarak görme anlayışı benzer dönemlerde ortaya çıkmaya başlamış. İyi bir araştırma yapılırsa zorla din değiştirme uygulamaları istisnalar dışında İslam’da görülmemiştir diye anlatan birçok batılı yazar görülebilir. Bernard Lewis’in kitaplarını henüz okumadım ama incelediğimde bu hoşgörüyü anlattığını görmüştüm. Yine insanların inançları konusunda rahat bırakıldığını anlatıp yorum yapanlar arasında August Bebel, Montgomery Watt, Lesley Hazleton, Annemarie Schimmel, Will Durant gibi isimler ilk akla gelenlerden. Bunlar islam araştırmaları ile çok ünlü kişiler. Karen Armstorng yine bunu kitabında özellikle vurgular. John Davenport gibi bir din adamı da bunu anlatıyordu ve Hristiyan engizisyonu İslam’da hiç olmadı demişti. Bu yazarlardan hiçbiri savaşın olmadığından söz etmiyor tabi. Burada anlatılanlar galip devletin mağlup devlete inancını dayatmaması olayıdır. August Bebel durumun şiddetini bir derece daha artırıp Hristiyan Avrupa’da bugün bile bazı hakları alamayan Yahudilerin İslam devletlerinde bulduğunu, onurlu mevkilere ve haklara getirildiğini anlatır. Armstorg da bunu reddetmez. Bunları dışarıdan gören bir gözün söylemesi önemlidir. Hadis usulü kitaplarında şöyle bir yol var; bir hadisin doğru olup olmadığında kararsız kalındığı zamanlarda diğer hadis kitaplarından eldeki hadisi destekleyebilecek bir rivayet olup olmadığı taranır ve eğer varsa dışarıdan bir destekle doğru olma ihtimali artar. Bu mesele bir yönüyle ona benziyor. Son dönemlerde Türkiye'de ve yurt dışında orta çağ yazarları gibi sesler çıkaranlar olsa bile sadece inananlar değil inanmayanlardan da bir sürü yazar ve araştırmacı bunları kitaplarıyla reddediyor demek istiyorum yani bu incelemeyle. Bu yazarların da kitapları eleştirilebilecek, reddedilebilecek bir sürü içerikle doludur ama revaçta olan konularda inananların yaklaşımlarına yakın bir davranış sergilemelerini değerli görüyorum. Karen Armstrong sadece bu konuda değil dinin en çok eleştirildiği kadın konusunda da klasikleşmiş görüşleri kesinlikle reddeder. Batı’da yaşayıp da batılıları bu konuda eleştirmek kolay bir şey olmasa gerek. 19.YY’a kadar İslam’ın verdiği hakların Avrupa’da bulunmadığı bir dünyadan bahseder Armstrong. Peygamberin kadınların özgürlüğü konusunda hayli çabaladığını anlatır. Birkaç yüzyıl sonrasında kısıtlamaların çok fazla arttığını ancak peygamber döneminde asla böyle olmadığını söyler. Bu görüşte olan sadece Armstrong değildir tabi. Emin olmamakla birlikte Will Durant ya da August Bebel’de de bunları okuduğumu hatırlıyorum. Bernard Lewis'in de bir kitabında kadınların ancak modern çağda alabildikleri hakları, İslam dininin çok öncesinde verdiğinden bahsettiğini görmüştüm. Örnek olarak da kadınlara verilen mülkiyet haklarından bahsediyordu. Bu yorumları sadece Müslümanlar yapmıyor yani. Yine Annemarie Schimmel’de de benzer yorumlara rastlayabilirsiniz. Türkiye’de ise Bahriye Üçok’un kitabında bunun savunulduğunu biliyorum. Hatta Bahriye Üçok bazı mezhepler ve tefsircileri kaynak göstererek kadınların kadı olabileceğini yazar. Şuradan bakılabilir #86675296 Muhakkak başka kişiler de savunuyordur bunu ama Türkiye'den benim aklıma gelen ilk kişi Üçok oldu. Muhammed Ekrem Nedvî’nin yazdığı ve benim merak ettiğim kadın muhaddisler ansiklopedisinin 40 ciltten oluştuğu bilgisi herhalde bu konuda bir fikir verir. Ancak zamanla değişmiş bu durum ve dinin reddettiği birçok yaklaşım da ortaya çıkmış. Armstrong da diğer yazarlar gibi benzer yaklaşımlar gösteriyor kitabında. Kırılma dönemleri olarak da Bizansla temasların başladığı ve karşılıklı etkileşimlerin olduğu dönemleri gösterir. Bizanslı kadınların Müslüman kadınların bu kadar özgür oluşunu kıskandığını yazmaktaydı. Peygamber yaşarken kadınları bu kadar özgürleştirmemeliyiz diyen insanlar olduğunu da görmüştüm ben rivayetlerde. Bu yazarların ortak görüşü; Müslüman dünyasının 7.YY’dan birkaç yüzyıl sonra kadınlara dinin hiç istemediği ve önermediği engeller oluşturduğu. Öz eleştiri yapılması gereken konular bunlar. Armstrong yine bu kitapta kendi dünyasının yaklaşımlarına karşı çıkarak akıntıya karşı yüzmeye devam eder peygamberin çok eşlilik meselesini de dönemin sosyolojik arkaplanını da anlatarak aktarır. Tek eşliliğin de dinde asıl olduğunu vurgular. Yazarın bu yaklaşımını değerli buluyorum. Osmanlı’da da çok eşliliğin sadece %10 olduğunu okumuştum. Bu dinin istediğidir bence. Yazar çok eşliliğin ruhsat olduğunu emir olamayacağını güzel açıklamış. Lesley Hazleton’un da benzer yaklaşımları var eğer incelenirse görülecektir. Bir diğer önemli kavram biat kavramıdır. Son zamanlarda asıl manasından koparılmış, bilinçli bir şekilde içi boşaltılmış bir hale getirilmiştir. Türkiye'deki birçok entelektüel bu kavramı yanlış kullanıyor ve doğrusunu öğrenmeyip anlatmıyor. Karen Armstrong Hz.Ebubekir'e yapılan biatı anlatarak kendilerine aydın denilen birçok cahilden daha yerinde kullanıyor bu kavramı. #76842621 Daha sonra Armstrong durmaz yerleşik tabuları sonuna kadar sarsmaya devam eder; peygamberin körü körüne imanı istemediğini söyler. Ben de buna katılıyorum. Aykırı bir görüş ama Mutezile mezhebi taklidi imanın geçerli olmadığını söylüyordu. Yazar ise Yahudilik'te olduğu gibi İslam’da Allah ile ilgili fikir ve kavramların tartışılmaz kabul edildiği bir Ortodoks kült yoktur, der. Kuran’ın teolojik tartışmaları desteklediğini anlatır. Tarih boyunca düşüncelerinden dolayı birbirine ölümü reva gören mezhep ayrılıkları olmuş mudur, tabii ki olmuştur bunlar yadsınamaz ama bir yönüyle de kutsal kitap böyle yönlendirme yapmasaydı bu kadar mezhep ortaya çıkmazdı diye düşünüyorum. Yazarın yerleşik yaklaşımları böyle reddetmesi çok değerli bana göre. Bunlar aklımda kalan birçok içerikten sadece birkaç konuydu. Benim anlattıklarım dışında güzel bir dille yazılmış klasik bir siyer ortaya dökmüş yazar. Yazarın rivayetlere ve olaylara mantıklı yaklaşımları birkaç istisna dışında kitap boyu görüyoruz. Batı’nın peygamber ve dine çok eleştiride bulunduğu konuları tarih bilgisi ve derin araştırmalarıyla reddetmesi ne kadar büyük bir iş yaptığını gösteriyor. Ben objektif değil tutarlı bir yaklaşım arıyorum böyle kitaplarda. En azından işledikleri kişilerin veya konuların hakkını vermiyorsa yazarlar ben o kitaplara ön yargı ile yaklaşılması gerektiğini düşünüyorum. Veya bir insan apaçık ortada olan bir yanlışı görmezden gelip kafasını sadece karşıdakinin fikirleri nasıl reddederim düşüncesine odakladıysa tartışmaya değer biri olarak görmüyorum. Armstrong’un geçmişten bugüne Batı’dan dine ve peygambere sunulun bazı yaklaşımları “şizofrenik tepki” olarak değerlendirdiğini görünce yani kendi insanlarını böylesine eleştirince şaşırmıştım ben. En azından her hak sahibine hakkını verecek kadar adil bir insan olduğu bu kitaptan belli ediyor kendini. Bu tepkiyi veren sadece Armstrong değil. Montgomery Watt da "Dünyadaki büyük insanlar içinde hiçbiri Hz Muhammed kadar iftiraya uğramamıştır." sözünün sahibidir. Durumun şiddetini anlatacak başka bir cümleye gerek yok sanırım. Armstrong hiçbir şekilde abartmıyor bu konuda. Peygamberin çok eleştirildiği konulardan birinde yazarın gösterdiği şu yaklaşımı da oldukça beğendiğimi söylemeden geçemeyeceğim: “Dağdaki Vaaz ile yetişmiş olanlar, Hz. Muhammed'in diğer yanağını çevirmemesini pek hoş karşılamayabilirler.” Böyle birkaç konu daha var ama daha uzun bir inceleme olmaması için girmiyorum. Ben sadece belli noktalara değindim kitabın içeriği oldukça geniş. Benzer içerikli Lesley Hazleton’un İlk Müslüman kitabı da çok değerli fakat bu kitabın daha nitelikli bir eser olarak ortaya çıkarıldığını ve yazarın daha bilgili olduğunu düşünüyorum bu yüzden Hazleton gibi bunu da okumanızı tavsiye ederim.
Hz. Muhammed: Bir Batılının Gözünden Son Peygamber'in Hayatı
Hz. Muhammed: Bir Batılının Gözünden Son Peygamber'in HayatıKaren Armstrong · Koridor Yayıncılık · 2017126 okunma
··
937 görüntüleme
Mihriban okurunun profil resmi
Yazarın objektif tarafını güzel ele almışsınız tebrik ederim. Müslüman alimler tarafından yazılan kimi siyer kitaplarında bu arınmışlığı bulmak biraz zor oluyor. İki aşırı ucun yüceltmeci (peygamberlik öncesi mûcizeler gibi) ya da indirgemeci (Kur'an'ı Hz. Muhammed yazdı gibi) tavrından sıyrılıp tarafsız, siyer alanında yazılar yazması benim çok denk geldiğim bir şey değil. Hikaye dinlemeyi seviyoruz ve okuduğumuz ya da dinlediğimiz her şey doğrudan başka bir şey olamaz diye düşünüyoruz. Yüceltmeci tavırda geçmişte günah diye bir algısı yok. En kötü adamın bile yaptığı eylem iyi niyet barındırıyorsa vardır bir hikmeti mantığı bu alanda çok fazla var. Bu noktada yazarın Müslüman olmadığı halde bu objektifliği korumaya çalışması takdire şayan. "Şizofrenik tepki" kelimesi batılı tavır karşısında bu güne kadar duyduğum en güzel kelime öbeği olabilir. Oryantalist bazı şahısların (hepsi değil) İslâm'a karşı tepkisi tam olarak bu kelimeden geçiyor bence. Öte yandan İslamofobikleri de bu kategoriye koymadan yapamayacağım, sitede de bunlardan çok fazla var. Çok uzatmak istemiyorum, başka zaman tartışılır bir konu. Son olarak bu alanda yazılmış en iyi siyer kitabımız olduğunu düşündüğüm Celaleddin Vatandaş'ın Hz. Muhammed'in Hayatı Mekke-Medine Dönemi siyer kitabını tavsiye ediyorum hocam. Kitap iki tavırdan da arınmış bir şekilde yazılmış. İnceleme için teşekkür ederim, güzel bir inceleme olmuş tebrik ediyorum ‌
Serhat okurunun profil resmi
İki aşırı ucun yüceltmeci ve indirgemeci tavrını tarih boyunca görmek için Annemarie Schimmel'in Hz. Muhammed kitabı çok ideal. Ama oradaki indirgemeci tavrı daha çok peygamberin devreden çıkarıldığı anlayış. Ben de size Celaleddin Vatandaş önerisi karşısında onunla mukabele edeyim :D Aşırı yüceltmeci siyerler benim de doğru bulamadığım bir anlayış içeriyor bu yönden Celaleddin Vatandaş'ın iyi bir eser ortaya koyduğuna eminim diğer kitaplarından tanıdığım kadarıyla. "Şizofrenik tepki"yi ben de çok sevdim :) Ayrıca incelemeyi beğenmenize de sevindim. Ben teşekkür ederim okuyup değerlendirerek katkı verdiğiniz için.
Bu yorum görüntülenemiyor
Bilal Günaydın okurunun profil resmi
Yazarın Tanrının Tarihi kitabını ikimiz arka arkaya okumuştuk. Birkaç istisna dışında İslam kısmıyla ilgili oldukça tutarlı bir çizgi içerisinde olduğu noktasında hem fikirdik. Hatta kitabı o zaman yeterince anlamadığımı düşünürek gelecekte tekrar okuyayım diye not düşerek listeyi güncellemiştim. İncelemeyi okuduğum kadarıyla yazar yine benzer bir çizgide ilerlemiş. Bu kitabını da okuyacağım. Listemde var zaten. İncelemede adı geçen Hazleton'ı youtube.com/watch?v=P6ycUIe... videosunu izleyerek tanımıştım. Olaya farklı bir noktadan yaklaşmıştı. Ara ara tekrar açıp izlerim. Onun kitabını da okumayı düşünüyorum. Değerli incelemen için teşekkür ederim. Eline sağlık. Çok güzel noktalara değinmişsin.
Serhat okurunun profil resmi
E oku bir zahmet Bilal Bey. Teşekkür ederim yaptığın değerli yorum için.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.