Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İslâmiyetten önce kadının bazı durumlarda, bilhassa İkti­sadî bakımdan sahip olduğu şahsiyet ise, İslâm’dan sonra büs­bütün genişletilerek geliştirilmiştir, Böylece İslâm’ın yükselme devirlerinde görülen üstün kültür hayatında kadın da kendine düşen yeri rahatça ve kolaylıkla doldurmuş, Müslüman büyük edip, fakîh, âlim, şâir erkeklerin yanında,
·
78 görüntüleme
Serhat okurunun profil resmi
"İşlerini -kararlarını- kadına bırakan (kadından hükümdar, vali, kadı, ko- mutan, kadı yapan) bir toplum başarıya-kurtuluşa eremez." (Bkz. Neseî, Kitâbu Âdabi'l Kudat, Bubu'n-Nehyi An İstimali'n-Nisâi Fi'l-Hükmi, c. 8, s. 227.) Bu hadisin hükmüne göre, kadın, kadı (yargıç) olamaz. Bununla birlikte, İslam hukukunda (fıkıhda) benimsenen görüşe göre, kadının kadı olması caizdir. Çünkü ceza, "kısas" davalarının dışında olmak koşuluyla, kadının tanıklığı caizdir. Ne var ki, kadını kadı yapanlar, yukarıdaki hadis ne- deniyle "günah" işlemiş olurlar. (Bkz. MecmauT-Enhür-Damad-, İstanbul, 1309, c. 2, s. 131; Dürer, İstanbul, 1317, c. 2, s. 408.) • Kadı, "müctehid" de olmalıdır. Hadislerden, kadılığa getirilecek kişide, "müctehid" (yani ictihadda bu- lunabilecek güçte) olma koşulunun aranması gerektiği izlenimi elde edilebiliyor. Kuran Ansiklopedisi, Turan Dursun
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.