Hayatımda ilk defa Atillâ İlhan olmayan bir sonbahara baktım. Tek bir rüzgârı ya da tek bir sarı yaprağı tanımıyordum. Sonbahar da benim küçük kalbimden ve yalnızlığımdan habersizdi. Bizi birbirimize anlatan şair gitmişti çünkü.
Bir vapur yanaştı Beşiktaş iskelesine, ona baktım.
Bir liseli kızı ismiyle çağırdı arkadaşları, ona baktım.
Müşteri bekleyen bıçkın taksiciye, salıpazarından dönen teyzelere, duvardaki yırtık afişlere baktım.
O an anladım, aslında Atillâ İlhan'a baktığımı. Vapur da oydu, liseli kız da, bıçkın taksici de... Hepsi şairin ta kendisiydi aslında.
Sonra sisler dağıldı ve tanıdığım sonbahar dönüverdi birden. Her yaprağını ezbere bildiğim bir kitap gibi açılıverdi önüme. Sarılıp öptük birbirimizi yanaklarımızdan.