Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

272 syf.
9/10 puan verdi
·
9 günde okudu
"Ama Gerçekten Kendi Zübüklüğümüzden Kurtulabilecek Miyiz?"
( Aziz Nesin ve eserleri ile ilgili 2021 Mart ayı okuma etkinliği oluşturarak benim de uzun zamandır okumadığım Aziz Nesin'i okumamı sağlayan
Ebru Ince
Ebru Ince
'ye çok teşekkür ederim. ) • Mizahı; toplumundaki sorunların aksayan yönlerini göstermede bir silah olarak kullanan Aziz Nesin, güldürürken düşündürmeyi, düşündürürken de bizlerin anlatılanlardan ders çıkarmasını istiyor. 1961 yılında yayımlanan Zübük, Aziz Nesin'in bu anlayışını en iyi yansıtan eserlerinden. • " İt Kağnı Gölgesinde Yürür De Kendi Gölgem Sanırmış. " Kitabın alt başlığında yer alan ve romanın ilk bölümünde paylaşılan bu atasözü, tüm kasaba halkını yıldıran İbraam Bey'in; kendiliğinden adını çıkarıp, itibarını yükselterek önünde mebusluğa kadar uzanacak yolu açarken, sona geldiğinde "ters açtığı kapı"nın talihsizliğiyle hüsrana uğrayacağı hikâyesinin -ana fikri- niteliğinde. Çünkü; "Başkasının korumasıyla, arkaya almasıyla iş yapan akılsız - yeteneksiz kişi, desteklendiğini unutarak kendi gücüne inanır!.." • Türkçe'ye "Zübük" kelimesini kazandıran A. Nesin, asıl ismi Zeybekzâde İbrahim olan roman başkişisine; « halk arasında kendi çıkarları için her yolu mübah sayan, menfaatçi, çıkarcı, dolandırıcı, yalancı ..» anlamlarında kullanılan "Zübük" sıfatını uygun görür. Zeybekzâde İbrahim Bey'in adı, kendisinden yaka silken kasabalı tarafından "Zübükzâde/Zübük İbraam" olarak yer eder ve daha sonra bu kelime, toplumumuzda bu tipler için kullanılan genel bir ifadeye dönüşür. • 22 bölümden oluşan romanda "Zübük'ün hikayesi, farklı bakış açılarından okuyucuya sunulur. Kasabaya gelen Almanca öğretmenine anlatılan bu hikayelerin, anlatıcıları, kasaba halkından kimselerdir. Her birinin hikayesi ayrıdır. Ama ortak noktası aynıdır: Zübük. :)) « Bu Zübükzâde, memleketimizin yüz karası ama, neylersin bey, bir kere mevcut bulunmuş; atsan atılmaz, satsan satılmaz. İster istemez çekeceğiz bu namussuzu. Başka hiç bir umarımız yok.» (11) • Peki kim bu Zübük? Kasabalıya ne etmiş de tüm kasaba halkı, ondan yaka silker olmuş? Aklı Evvel Bedir Hoca'nın oğlu Kara Bela'nın anlatmasıyla başlayan ve diğer mağdurların da anlatmasıyla devam eden Zübük'ün maceralarında ne yok ki.. Evime hükümet gelecek diye tüm kasabalıya yalan söylemiş, kasabada kendi itibarını yükseltmek için adını çıkarmış, Ankara'da falanca tanıdığım çok diyerek 'rüşvet' almaya başlamış, kaptırdığı parasını istemeye gidenden üstüne para almış, canına tak edip de öldürmeye gideni donlarına kadar soymuş... Hangi taşı kaldırsan altında Zübük.. Öyle ki ilçe ortaokuluna atanan Almanca Öğretmeni dahi mektuplarına Zübük ile başlar olmuş: « Mektubuna ister istemez Zübük'le başlamak zorundayım. Çünkü burada ondan başka hiç kimse, hiçbir şey yok dersem, inan... Burda var olan canlı cansız her şey Zübükzade'yle var olabiliyor.» (178) • "Zübük iki şeyi çok iyi biliyor: Biri parti adına bizim onu kullandığınızı, ürüyen it diye öne sürüp saldığımızı biri de kendisinden kasabaca yaka silktiğimizi. " diyen kasaba halkı, gerçekte Zübükzâde'nin kim olduğunu bildikleri halde her seferinde Zübük'ün yalanlarına inanmaya mahkumdurlar. Hatalarından ders çıkaramadıklarından, şahsi çıkarlarını ön planda tutup birlik olmayı beceremediklerinden, belki de her seferinde 'bir zibidi' ye inanmayı seçtiklerinden... Böylelikle kendisini amaca götürecek her yolu mübah gören Zübükzâde, kasabalıyı bir kukla gibi oynatarak siyasette umduğu gibi belediye meclisinden belediye başkanlığına, oradan milletvekiliğine kadar ulaşır. • Bütün bu anlatılanları dinleyen Almanca öğretmeni, Aziz Nesin'in kendi fikirlerini doğrudan taşıyan kahramanı/sözcüsü diyebiliriz. Tüm duyduklarında rağmen o da Zübük'ün mağdurlarından biri olmaktan kendini kurtaramaz. Bu nedenle kitabın sonunda yaşadığı -topluma ve kendi-sine en iyi eleştiriyi yine öğretmenin kendisi yapar: « Şimdi çok iyi anladım ki, Zübük bir tane değil biz hepimiz birer zübüğüz. Bizim hepimizin içinde zübüklük olmasa, bizler de birer zübük olmasak, aramızdan böyle zübükler büyüyemezdi. Hepimizde birer parça olan zübüklük birleşip işte başımıza böyle zübükler çıkıyor. Oysa zübüklük biz de bizim içimizde. (303) Gerçekte, zübük biziz, benim, sensin... Karşımıza bir zübük çıkıyorsa onun zübüklüğünde bizim de parçamız var. Ama gerçekten zübüklerden, kendi zübüklüğümüzden kurtulabilecek miyiz? İşte bu soruya cevap veremediğim için nereye gideceğimi, ne yapacağımı bilemiyorum.» (304)
Zübük
ZübükAziz Nesin · Nesin Yayınevi · 20126,2bin okunma
··
472 görüntüleme
The  Misanthrope okurunun profil resmi
Son olarak değinmek istediğim eserin dil ve üslûbu; zaten farklı bakış açıları zenginlik, gerçeklik, samimiyet kazanan esere Aziz Nesin'in ustalıkla kullandığı dil, mizahi unsurlar ve şive de eklenince eserin başarısı bir kat daha artmış. Almanca öğretmeninin ifadesiyle belirtmek gerekirse kullanılan dil - üslûp; "..sövmeleri, abartmaları bol. (...) Abartık, acılı, yergili, tatlı bir dil. (...) Evliya Çelebi'nin dili. Halk ağzıyla anlatılan hikayelerdeki büyütmeler, abartmalar, şiir dili ile ifade Evliya Çelebi dilinin arınmış hali. Anlatılanlar yalan değil, bir gerçeği daha iyi belirtmek için kullanılan söz sanatı. (...) Evet, abartıyorlar, ama bu abartma bir gerçeğe dayanıyor, yalana değil. Dinleyeni kandırma yok. (...) Burada her şey lafa dayanıyor. Çünkü başka hiçbir şey yok... Bu insanlar kendi felaketlerinden, mutsuzluklarından bile bir eğlence çıkarıyorlar; kendileriyle bir güzel alay ediyorlar.» (181 - 184)
Ebru Ince okurunun profil resmi
Henüz okumadığım bir Nesin kitabı Zübük :)) ilk fırsatta umarım 👍, çok tesekkurler Emeğine sağlık :))
The  Misanthrope okurunun profil resmi
Ben gönülden teşekkür ederim. 🙏🏼 Etkinliğe katılmaktan, uzun zamandır okumadığım Aziz Nesin'i okumaktan çok mutluluk duydum. Tüm eserlerini okumadığım, çok da vakıf olmadığım için inceleme yazmakta kararsız kaldım ama aldığım notları birleştirerek bir katkıda bulunmak istedim. Bundan sonraki faydalı etkinliklerinizi keyifle takip edeceğim inşallah :) 👍🏼
Batuuuu okurunun profil resmi
Güzel bir inceleme olmuş . Kalemine sağlık
1 önceki yanıtı göster
The  Misanthrope okurunun profil resmi
Çok teşekkür ediyorum. Atıf Yılmaz'ın senaristliği ile bu eserden uyarlanmış, aynı ismi taşıyan bir filmi var. Şener Şen oynuyor mu hatırlamadım. Kemal Sunal oynuyor. :))
3 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.