Sana hiç yazmadım ve şimdi çok zorlanıyorum. Bu dördüncü başlangıcım. İlkin sadece üç cümle yazabildim sana, sonrasında seni övdüğüm satırlar oldu, yırtıp attım o kağıdı da... Sen benim 13 yaşımın erkek kavramının en yücesi idin. Boyun o kadar uzundu ki, "baban kaç yaşında" dediklerinde, "90" dediğimi hiç unutmadım. Benimle dalga geçen, yüzüme alaycı gülüşler atan arkadaşlarıma küstüğümü hiç unutmadım. Bilmiyordum ki ben daha kaç yaşındadır insan, bu olayı yaşadığımda bile kaç yaşımda olduğumu hatırlamayacak kadar bilmiyordum...
Ama sen benim en büyük, en yüce varlığımdın. Söyleyebildiğim en yüksek sayıydın benim için. Küçük aklım koca yüreğimle...
Akşam yemeklerini de bi o kadar çok severdim. Ama yemekleri sevemezdim bir türlü. Sebze yemeklerinden nefret ediyorum çünkü. Patlıcanı hâlâ sevemedim baba! Senin iştahla yediğin yemek beni nedense doyuruyordu. Hele bir de kanalları değiştirirken arada çıkan çizgi filmde durman;bize hiçbir şey demeden "sizi seviyorum" der gibiydin. Bir tek o zaman yerdim ben patlıcanı. Hiçbir şey demeden "teşekkür ederim baba" der gibiydim...
Bir şey diyemezdik, korkardık senden. Hiç kızan ve döven bir baba değildin ama korkardık işte! Şimdilerde anlıyorum o hissi. Sana sonsuz bir saygım, minnetim varmış...
Sesin bir kez olsun bize karşı hiç yükselmedi, sadece Fenerbahçe ve Galatasaray maçlarında çıldırmış gibi olurdun. Sen Fenerbahçe'yi ben ise Galatasaray'ı tutardım. :)) Çocukluk aklımla sana karşı, sana rakip oluyordum. Çünkü bir tek benimle ilgileniyordun derbilerde...
Artık Beşiktaşlıyım baba. Senin fanatikliğin kadar. Senin kaybedince üzüldüğün kadar. Senin derbilerde TV karşısında delirdiğin gibiyim baba!.. Bir tek farkla, ben sen gittiğinden beri Feberbahçe-Galatasaray derbisini hiç izlemedim... Sen gittikten sonra ki yapmadığım çok şey gibi...
Gece uykularımı da sana feda ettim yıllardır. Bilseydim 13 yaşımın o gecesinde ben hiç uyumazdım. Bilseydim ki seni o gün son görüşüm olacak ben hiç uyumazdım baba. "Git yat, sabah okula gideceksin. " dedin. Her akşam olduğu gibiydi, nerden bilirdim ki benden ülkelerce uzağa gidip bir daha yüzünü hatırlamayacağım kadar geri gelmeyeceğini. Sanıyor musun ki o geceden sonra benim geceleri yatağıma uyku için gittiğimi. Ya hayal kurarım ya da günün değerlendirmesini yapardım kafamda, ta ki küçük, güçsüz bedenime, gözlerime hakim olamayana kadar.
Şimdiler de büyüdüm, hatta eşşek kadar oldum diyorum.:)) Yokluğundan arta kalanlar arayıp soruyor. "Nasılsın" dediklerinde "iyiyim" dediğim ve ardından o hiçbir şey hissetmediğim cümle çıkıyor ağızlardan kulağıma. "Baban kalp krizi geçirdi. Ama iyi şimdi, dün hastaneden taburcu edildi."
Koca bir "HHMMMM"...
Şaşırıyorum artık kendime. TV 'de katledilen bir insana canım çok yanmıyor, arkadaşlarımın eşleriyle olan münakaşasına canım sıkılmıyor. Biri ağlayınca saçma geliyor. Aşk acısı çekenler ise arkasını dönüp üzülebilir mi? :))Kimseyi kıracak söz kurmamaya çalışıyorum ve dahi kimse beni kıramıyor. Farkında mısın baba, sen benim çocuksu duygularımı almışsın. Saf hisler bunlar, duygunun en son hali. Ama ben öyle değilim artık.
Biliyor musun artık geceleri istediğim zaman uyuyabiliyorum. Okunulacak güzel bir kitap izlenilecek farklı bir film ve muhabbet edecek bir dost varsa uykumu feda edebilirim. Ama sana asla!..
Herkesi feda edebilecek kadar seviyorum. Çocukluğumdaki huzuruma feda ettim seni. Her kız çocuğu gibi babasına âşık olandım. Bir erkeği severken seni arardım, şimdilerde sana ilk kez yazmamın sebebi ise teması "erkek" olan bir etkinliğe katılmış bir okur olmam. Erkek denilince sen değil temalı hikayeler geliyor artık.
Hiç okumayacak olman da beni mutlu ediyor. Çünkü bu satırlarımı sana feda etmeyeceğim.
Hoşçakal, yani herhalde hoş kalıyorsundur. Bunca yıl mümkün olduğuna göre!
🍀