Melankoli insanı. Acılı imgelemiyle insan bilgisinin sınırlarını yoklayan bir serhat akıncısı. Tahayyülün isyanı, aklın çitlerini aşan bir isyan. Aşkınlığın duygusunu içinde gezdiren insan. Hazzın değil içsel huzurun define avcısı. Modernitenin dehşetleri karşısında sus pus, ruhunu mezatta kaybeden, ‘absürdite çağı’nda uyum sağlayarak yok olmayı seçen insanın karşısına dikilmiş bir hayalet. Bu hayaleti de son çıkan ilaçlarımızla savacak, ruhundaki ıstırabı bir cin çıkarma ayiniyle savuşturacak mıyız? Hüznün kanatlarıyla, dünyaya dokunmadan uçuşan bu kelebeklerin hayatlarımızı nasıl güzelleştirdiğini, dillerinden dökülen şiirlerin, yazıların, notaların dünyayı nasıl yaşanılası kıldığını fark etmek sizin, sıradanlığın cehennemine mi hapsedeceğiz onları? Belki de bu kadar çok insanın depresyona girmesi kültürümüzün hastalığına işaret ediyordur.