Maksim Gorki’nin otobiyografik üçlemesinin ikinci kitabındayız.
Maksim Gorki tıpkı ilk kitabındaki gibi bu kitabında da müthiş insan gözlemleriyle kendini ve yaşamı anlamlandırma çabasındadır.
Daha çok küçük yaşlarda çalışmaya başlamasıyla Rusya hayatının katı gerçekliğiyle yüz yüze kalıyor.
Edebiyatta sosyalist gerçekçi yaklaşımın öncüsü kabul ediliyor.
Çünkü insanın acımasızlığını, zayıflığını, yoksulluğun insan üzerindeki çarpıcı etkisini ve sonunda anlamsız biten yaşamı en canlı şekilde aktarabildiği için.
Tüm bu anlamsızlıkların içinde iyi insanları, gerçek sevgiyi, anlamlı yaşamı kitaplarda buluyor.
Kitaplara hiç benzemeyen bu hayat onu öylesine kahrediyor ki.
Kitaplardaki kahramanları arıyor ruhu.