Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
'Evlenmeden Önce' Nelerin Farkında Olmalıyız?
Öncelikle yakın zamanda, biraz da aniden aramızdan ayrılan Doğan Cüceloğlu beyefendiye Allah’tan rahmet diliyorum. Vefatının kendisini tanıyan herkesi derinden üzdüğüne inanıyorum. Şahsım olarak onu bu kadar geç tanımış olmanın da ayrıca hüznünü taşıyorum… D. Cüceloğlu güler yüzü, insan sevgisi, hoşgörüsü, naif diliyle farkındalık arttırıcı eserler ortaya koymuş ve okuyucularının gönlünde taht kurmuş birisiydi. Pek çok hocam kitaplarını önermiş ve kendisinden övgüyle söz etmişlerdi. Bana da bu kitabıyla onu tanımak nasip oldu, iyi ki oldu. Evlilik benim için -benim hayatım için- kaçılması gereken bir kurumdu, kitabı okuyana kadar. Birini tanımak, kendimi tanıtmak, sonraki merasimler, yeni bir düzene adapte olmak, yeni bir aile -hatta sülale - sahibi olmak biraz korkunç geliyor(du) açıkçası… Eğer sizi de korkutuyorsa evlilik, bu kitabı okumalısınız. Yazarımız kitabında olabildiğince sade ve samimi bir dil kullanmış. Konuları, destekleyici ve açıklayıcı olması açısından yer yer okurlarından gelen mektupları da ekleyerek bölümler (4) halinde ele almış. İlki hariç sonlarında “Sözün Kısası” başlığıyla bölümü özetleyen birkaç sayfaya da yer vermiş. Bu mektuplardan kimisi üzücü olurken kimisi de harika ilişkiler barındırıyor. Okurken bir taraftan yanlış seçimlerin yarattığı hüznü hissediyor, diğer taraftan doğru kişilerle yapılmış doğru evliliklerin tatlı sevincini yaşıyorsunuz. Her mektup size bir şey öğretiyor, başka insanların çeşitli tecrübelerinin yazar tarafından doğru ve anlaşılır tespitlerle değerlendirilmesini okuyorsunuz. Buradan itibaren kitapta ele alınan konuları bilhassa yazarın cümleleriyle özetleyeceğim. Açıkçası hem kitabın özeti elimde olsun istediğim için hem de böyle bir inceleme okumak isteyenler olursa diye yazıyı uzatacağım. Kitabı “okumuş kadar olmak” istemiyorsanız incelemeden ayrılabilirsiniz. :) Ama özeti inceleseniz bile, bu kitap kıymetli yaşanmışlıkları, kişisel farkındalık ve nasihatleri de içerdiğinden evli/bekar herkesin mutlaka okumasını tavsiye ediyorum. :) *** “Evlilik, bazı yapısal farklılıklar gösterse de tarih boyunca tüm toplumlarda yer almış ve insan hayatını çok temelden etkilemiş bir sosyal kurumdur. Bu ilişkide erkek erkekliğini, kadın kadınlığını, her ikisi de insanlığını keşfetme fırsatı bulmaktadır. Evliliğin toplumsal ilişkileri ve ekonomik süreçleri düzene sokma gibi bir işlevi de vardır.” Yine yazarın ifadesiyle evlilik, iki farklı öykünün birleşerek yeni bir öykü yazılması sürecidir. Evlenenlerden biri kadın, biri erkek olsa da temelde olan insan insana iletişimdir. İstatistiklere göre mutlu evliler, evli olmayanlara kıyasla: - Daha sağlıklı ve uzun yaşıyor. - Hayatlarını daha anlamlı ve doyumlu buluyor. - Daha refah içinde yaşıyor. Evlilik öncelikle cinsellik olarak adlandırabileceğimiz biyolojik bir temel üzerine kuruludur. Daha sonra algılarımız, duygu ve düşüncelerimiz itibariyle psikolojik, ortamlar sebebiyle toplumsal ve ekonomik, bir de bireylerin kendilerini aşıp değerler ve inançlar aracılığıyla topluma ve yaşama bağlanmasını sağlayan “aşkınlık” dediğimiz manevi bir yöne sahiptir. Hepsinin önüne çıkan bu yön, aşkınlığının farkına varmış kişilerin evliliğinin tüm evreni kucaklayan büyük bir ‘BİZ’e dönüşmesinde rol oynamaktadır. Evlilik ilişkisinde insanın iki doğası bulunur: - Görünen sosyal kimliği, (İnsanın ‘YÜZ’ doğası: Sosyoekonomik kimlikleri -evli, yetim, baba, öğretmen vb.- barındırır ve toplumsal konumlandırmayı belirler. Her kültür bu sosyal kimliklere farklı anlamlar ve değerler yükler.) - Ancak kendisinin bildiği mahrem iç dünyası, özü. (İnsanın ‘CAN’ doğası: İnsanın evrensel özü.) YÜZ devreye girer, çünkü bireyler sadece kendileri olarak evlenmez, tüm sosyal yaşantılarını da bir şekilde evliliğe yansıtırlar. CAN devreye girer, çünkü kişiler birbirlerinin mahreminde hem kadınlıklarını/erkeklerini ve nihayetinde insanlıklarını keşfetme ve geliştirme imkanı bulurlar. Mutlu evlilikler, YÜZü de dikkate alarak CAN CAN’a iletişimlerin hakim olduğu evliliklerdir. Sadece iki iyi insan olarak evlenmek yeterli değildir. İki iyi insan birbiri için uyumlu olmayabilir ve kötü bir evlilik gerçekleştirebilmektedirler. Bu sebeple evlenmeden önce YÜZ’ün de iyi bilinmesi, muhtemel zorlukların farkında ve bunları aşmak için de istekli olunması gerekmektedir. Evlilik anlamını hem YÜZ’de hem de CAN’da bulmalıdır. Yazar sadece CAN odaklı evliliklerin de şizofrenik bir evlilik olacağını belirtmiş, sağlıklı evliliğin toplumla ilişkisini devam ettiren evlilikler olduğunu söylemiştir. Yani kişilerin kendi kültürleri ve geçmişleri de evliliğin parçası olacağından bunların da benimsenip kucaklanması gerektiğini anlatmayı hedeflemiştir. İnsan evlendiği kişiyle kendini güvende hissetmek ister. Güveni sağlamak için tarih boyunca iki kültür oluşmuştur: - Denetim odaklı korku kültürü - Gelişim odaklı değerler kültürü Korku kültüründe yetişmiş insan “ben bilirim” der ve “sen bilirsin” itaatini bekler. Onun için ya en güçlü olmak ya da güçlü birinin kanadına sığınmak vardır. Sahip olduğu kültürel değerin ne olduğunun farkında da değildir. Değerler kültüründe ise güveni bir kişi değil ailede paylaşılan adil ortam, yani “BİZ” bilinci sağlar. “Güvende olmak istiyorsan, gerçekleri temek alan değerleri yaşat; BİZ olarak gelişmeye devam ettiğin sürece güçlü ve güvende olursun.” Bu kültürün insanı kendi değerlerinin farkındadır ve bu da kendini tanımanın ilk adımıdır. Buna göre diyebiliriz ki, korku kültürünün insanı evlilik için çok önemli bir adım olan “kendini tanıma”yı başaramamıştır. “Sağlıklı iç çocuğuyla barışık olan insan evlilikte ‘BİZ’i oluşturabilir; ilişkiyi sevgi, umut, istek ve şükür duygusuyla doldurur. İç çocuk kendini ‘önemli’, ‘doğal’, ‘değerli’, ‘güvenilir’, ‘sevilmeye layık’ ve ‘herkesin ilişki kurmak istediği biri’ olarak görür. Kendini dostlarla çevrilmiş hisseder; hayatla ilgili her konuda umutludur! Kendi özüyle barışık olan insan iyi eş olur. KENDİSİYLE BARIŞIK KİŞİ KENDİNİ ‘BİZ’İN İÇİNDE TANIMLAR. KİŞİSEL SEÇİMLERİYLE KENDİNİ VAR EDER VE YAŞAMINDA KENDİSİ OLARAK VAR OLUR. BAŞKALARININ DA KİŞİSEL SEÇİMLERİNE SAYGI GÖSTERİR VE KENDİLERİ OLARAK YAŞAMALARINA OLANAK TANIR.” Büyük harflerle yazdığım cümleler sanıyorum evliliğin nasıl olması gerektiğini en iyi özetleyen cümleler aslında… * “Cinsellik” konusu da bu çerçevede önem kazanır; tanımladığımız bu insan, istek ile gerçek ihtiyaç arasındaki farkı ayırt edebilecek bilince sahiptir. Böyle biri için cinsellik her iki insanın aklının, duygularının, tüm varoluşunun bir ifadesidir. Cinsellik gizemini ve kutsallığını kaybetmez; hayatın anlamlı ve coşkulu bir parçasıdır. Birbirinin farkına varan insanlar arasında iletişim başlar. Tanıdıklar arasında bu ilişkiye dönüşür ve ilişkideki iletişimde de 2 tür mesaj bulunur: İçerik ve İlişki mesajları. İçerik mesajları, herhangi bir durum hakkında karşı taraftan bağımsız olarak bilgi veren mesajlardır. İlişki mesajları ise iki kişinin ilişkisi hakkında bilgi verir ve bu kişilerin varlığına 6 boyutta tanıklık eder: 1. Sen varsın; umursadığım, dikkate aldığım bir kişisin. 2. Seni olduğun gibi kabul ediyorum; sende bir sorun yok, sen doğalsın. 3. Sen benim için değerlisin, teksin; hiç kimse senin yerini dolduramaz. 4. Sana güveniyorum; senin potansiyeline, kabiliyetine, karakterine, niyetine güveniyorum. 5. Sevilmeye layıksın; emek ve zaman vermeye değersin. 6. Sen hem bir birey olarak bağımsız özgür bir insansın hem de vazgeçilmez bir üyesi olarak benim yaşam ekibime aitsin. Anlaşılacağı üzere bu boyutlar değerler kültüründe yetişmiş, ‘iletişim olgunluğu’na sahip bir kişinin göstereceği tutumlardır. Korku kültürünün insanı ise bunların tam tersini yansıtacaktır. Evlenmeden önce müstakbel eşlerin ‘İletişim olgunluğu’ kazanması çok önemlidir. 3 ögesi vardır: 1. İletişim kurma amacının farkında olmak ve o amacı nasıl ifade edeceğini bilmek. 2. Söyleyeceklerini, iletişim kurduğu kişinin gözünden değerlendirerek konuşmak. 3. O an içinde bulunulan sosyal ortamı -ki bundan maksat kişilerin içinde yetişmiş oldukları kültürel, sosyoekonomik ortamlardır- dikkate alarak nerede, ne zaman, kiminle, nasıl konuşacağını bilmek. Eşlerin paylaştıkları/paylaşacakları değerlerin farkında olması önceliklidir. Kişiler ‘birbirlerini yaşamak’ için evlenmekteler ve kendileri olarak da var olmayı yani ‘BİZ’ olmayı önemsiyorlarsa birbirlerinin değerlerinin de farkında olmaları gerekir. Evlenmeden önce şu 4 konu konuşulmalıdır: 1. Kaygılar: Gelecekle ilgili kaygılarınız nelerdir? 2. Beklentiler: Evlilikte kendinizden ve birbirinizden beklentilerinizin farkında mısınız? 3. Değerleriniz: Evlilik ilişkisinde aranızda yaşatmak istediğiniz değerlerin ne olduğu üzerinde düşündünüz mü? (Sağlıklı bir evlilik ilişkisinde eşler birbirlerinin değerlerini yaşar ve yaşatırlar.) 4. Kurallarınız: Evliliğinizde değerlerinizi koruyacak ve bunu gözlemleme fırsatı sunacak kurallarınız neler? (Evlilikte kurallar ‘BİZ’i korumak ve güçlendirmek için olmalıdır, birinin diğerini ezmesi için değil.) “Önemli Farkındalık Soruları” başlığı altında bunların açılımları olarak görebileceğimiz pek çok soruya da değinmiş yazar: - Birlikteyken kendiniz olarak var olabiliyor musunuz? - Beraberken konfor, keşif, panik alanlarından hangisindesiniz? (Konfor: dümdüz bir yaşam. Keşif: yeni farkındalıklar. Panik: Güvensizlik.) - Mükemmelliyetçi mi? - Temel değer ve inançlarını tanıyor musunuz? - İçinizde saklı olan rol modellerinizin farkında mısınız? - Stresle nasıl baş ediyor? - Muhtaç olduğum için mi evleniyorum? - Cinsellikten ne anlıyorsunuz? - Her birimizin ilişkiye getirdiği ekipte -tüm yaşantımız ve yanımızdakiler- kimler ne derece var olacak? - Aynı şeylere gülebilip, üzülebiliyor musunuz? - Fedakarlık - Hayaller - Evliliğin öğrencisi olmak - İç çocuklarınız arkadaş olabiliyor mu? … *Ayrıca ‘Sevmek’ ve ‘Kıskanmak’ kavramlarının da birbiriyle alakası olmadığını söylemek gerekir. Korku kültürü içinde yetişmiş biri eşini kıskanmayı onu sevmek olarak yorumlayabilir ve bu tür bir yorum da evliliği cehenneme çevirmeye yetmektedir. * Yine değinilmesi gereken diğer bir mevzu “Düğün” merasimleridir, bunlar maddi güç gösterisi olmamalıdır. Unutulmamalıdır ki evlilik olgunluğuna erişmemiş insanlar düğünü önemser, hayallerinde yaşar ve yaşatırlar. Ve incelememi sonlandırırken kitabın adından da anlaşıldığı üzere, sağlıklı ve mutlu bir evlilik için gerekli adımların EVLENMEDEN ÖNCE atılması gerektiğini son kez vurgulayarak, evlenmek isteyen herkesin doğru kişiyle doğru kararlar alarak huzurlu bir evlilik gerçekleştirmesini temenni ediyorum. Muhabbetle…
Evlenmeden Önce
Evlenmeden ÖnceDoğan Cüceloğlu · Remzi Kitabevi · 20218,3bin okunma
··
152 görüntüleme
Şerife okurunun profil resmi
Bu bilgilendirici incelemeniz için çok teşekkür ediyorum Aziz Dostum. Kadın-erkek ilişkileri ve evlilikle ilgili nokta atışları yapmışsınız. Umuyorum ki YÜZ'ü YÜZ'ümüze, CAN'ı CAN'ımıza uygun, hayırlı insanlarla karşılaşır; "dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlar"dan, "birbirlerine hakkı sabrı tavsiye edenler"den olacağımız bir ömür geçiririz. Kaleminize sağlık efenim. 🌸
Büşranur okurunun profil resmi
Bunlar yazarın nokta atışlarıydı efendim ben sadece onları buluşturdum :) Ben de okuyup değerlendirdiğiniz için teşekkür ederim Aziz Dostum. (Buraya kocaman gülücük koymak istiyorum aslında ama ciddi olalım) Beğendiğiniz için de ayrıca mesud olduğumu belirtmek isterim. Duanıza içtenlikle amin diyor, hayırlı bir yolda sizin de hayırlı bir yoldaş olacağınıza inanıyorum :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.