Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Günümüzde herkesin evlenmesi üstelik genç yaşta evlenmesi beklenmekledir. Evli çiftin temiz döşeli kendilerine ait bir evde yaşayıp delice aşık olması ve dopdolu heyecan verici bir cinsel yaşam sürdürmeleri bekleniyor. 20. yüzyıl evlilikleri eşlerin birbirlerine duygusal destek sağladığı, birbirlerinin zevk ve uğraşlarını paylaştığı ve çocuk sahibi olduğu bir kooperatif olarak görülmektedir. Kuşkusuz böyle bir ideal çok ender gerçekleşir. Ev kredisi almak zordur, kiralar yüksektir ve çiftler en azından bir süre ebeveynleriyle oturmak zorunda kalabilir. Örneğin Amerika'da İkinci Dünya Savaşı sonrasında ebeveynleriyle oturanların oranı 1880’lerde olduğundan yüksekti, (a.g.e. sf. 132) Çiftler kendi evlerini kurduklarında ise bir çocukları olabilir ve yaşamlarının "düzenli ev" idealiyle uyuşmadığını görebilirler. Kadın çocuğun doğumuyla işten ayrılmış olabilir bu da gelirlerinin azalması anlamına gelir. Uykusuz geceler, romansı ve tatmin edici bir cinsel yaşamı harabeye çevirebilir. Kadın, yakında kocası erkek arkadaşlarıyla çıkarken çocuğa bakmak zorunda kalmaktan bıkabilir. Adam kadının gitgide gevşekleşen alışkanlıklarından bıkabilir ve bunun gibi. Kısacası eşlere sunulan evlilik ideali o kadar gerçek dışıdır ki bu kadar çok evliliğin boşanmayla sonuçlanmasına şaşmamak gerekir. Dahası kadın ve erkeğin kaynaklara ve yaşam şansına ulaşmaları arasında bu kadar fark olan bir toplumda evlilik içinde eşitlik gerçekleştirmek imkansızdır.
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.