Cezeri, süslü ahşap kapıyı yavaşça iterek açtı. Dalgın adımlarla saray kütüphanesine girdi. Elimdeki mumu en yakındaki masanın üzerine koydu. Titreyen zayıf ışık, zifiri karanlığın içinde tomurcuk gül gibi parladı.
Dışarıda şiddetli bir sağanak vardı. Kütüphanenin aralık bırakılmış penceresinden toprak kokusu ve yağmur sesi giriyordu. Tavana kadar uzanan raflara dizilmiş kalın ciltli kitapların tozlu kokusu da eşlik edince Cezeri bir anlığına sonsuzluğun tanımsız huzurunu yanıbaşında duyumsar gibi oldu.