Gönderi

167 syf.
10/10 puan verdi
Merhaba arkadaşlar. Tek kelime ile ; Sevdim. Beğendim.Kurgu, çizilen senaryodan daha çok - bunun ikinci planda olduğunu düşündüğümden - verdiği teşhis ve tahlil niteliğindeki mesajlara odaklanılması gerekiyor. Kurgu distopik olabilir hatta bu kurgu gercekleşmeyip başka distopik kurgular gerçekleşebilir. Çünkü dünyanın kötümser bir realitesi var. Kitabın basım tarihi 1992 ,bu demektir ki 30 yıl önce yazılmış. Batı Avrupa yahut Amerika ben o yoksun coğrafyadan uzak ve güçlüyüm deme gafletinde ne kadar yanlış bir tutum içinde, sınırlarımın içinde güvendeyim söylemi özellikle bu pandemi ve son Suriye göçmen krizi ile sanırım biraz sarsıldı. Yazar ise bunu 90 li yıllarda görüyor ve uyarıyor, ayni gemideyiz der misali.Biri yer biri bakar der misali. Kin. Kindarlık. Yenilmeden, ortadan kalkmadan kimsenin huzur bulamayacağı bir olgu.Ben yaptım olduyla olmuyor. Men dakka dukka, eden buluyor. Hintteki Karma felsefesi yahut kanunu mu desek her an faal ve işlev.Bir tokat bile unutulmuyor, şartlar olgunlastığında hesabı soruluyor. Maalesef çoğu zaman bu misilleme tokatı atanlara değil, bir şeyden haberleri olmayan sonraki nesillerine nasib oluyor. Her kes suçlu. Karamazov kardeslerde Stratez Zotsima karakterinin vurguladığı bu ilke belki doğru algılanabilinir ise o zaman bir umut var. Belki. O zaman Suçluya hem canavar hem kurban rolüyle bakıp, onun hem kurban hem de canavar olmasında ki yaptığımız çoğu zaman da yapmadığımız eylemlerle oluştuğunu görüp empati kurabilirsek işte o zaman bu kindarlık döngüsü kırılabilir. Diyormuş gibi geldi bana Maalouf. Doğu kökenli bu melezi , Batı uygarlığının burjuva bir neferi görenler yanılıyor. Engin tarih anlayışı ile günlerin, iktidarların hep değiştiğini, aslında tarihin bir intikam tarihi olduğunu gören ve bu kindar döngüye devam edilip bir yerde set çekilmezse, kıyametin insan eliyle geleceğini görüp, iki kutup arasında köprü vazifesiyle yola çıkmış hoşgörü elçisi o. Bu nu yaparken de Her iki kutbada çakıyor, edeblice. Kitabın 80 ve 81. Sayfalarındaki şu alıntiyla bitireyim. " Batı Her zaman senin bildiğin gibi barış ve adalet diyarı değildi, kadın ve erkek haklarının, doğanın üstüne titrenmiyordu. Senden bir önceki kuşaktan olan ben, bambaşka bir Batı tanıdım. Şunu unutma ki, yüzyıllar boyunca, yerkürenin dört bir yanında izler bıraktık, imparatorluklar kurduk, uygarlıklar yıktık, Amerika'daki Kızılderilileri yok ettik, sonra onların yerine çalışsınlar diye takalar dolusu zenci getirdik, Afyon satın almaya zorlamak için Çinlilerle savaştık, evet, dünyada bir kasırga gibi estik, çoğunlukla yararlı ama her zaman yıkıcı bir kasırga. Peki burada? Kendi yerimizde ne yaptık? Birbirimizi durmadan boğazladık, top ateşine tuttuk, zehirli gazlarla öldürdük, öfkeyle, yirminci yüzyılın ortalarına kadar. Sonra bir gün ,doymuş, uslanmış, yorgun, biraz yaşlanmış bir halde en rahat koltuğa kurulduktan, ' şimdi herkes dursun!' diye haykırıyoruz.Ama hayır, gördüğün gibi, herkes bizimle aynı zamanda durulmuyor.Her yerde biraz Alsace-Lorraine'ler, din, mezhep kavgaları var, bunlarda bizimkiler kadar saçma, bizimkiler kadar ölümcül; deliliğin geçmesi gerek."
Beatrice'ten Sonra Birinci Yüzyıl
Beatrice'ten Sonra Birinci YüzyılAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20191,677 okunma
·
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.