Öncelikle kitabın ön okumasını yapan gerek buradan gerek yakın çevremden her okuyucuya teşekkür ederim. Birçok kez müdahalede bulunarak artık bu son dediğim bilmem kaçıncı düşüncenin sonunda bir yerde durdum.
İki hikayeden oluşan kitapta Dilenci adlı öyküyü 2016 yılında yazıp bir kenara koymuştum. Beni bu hikayeyi yazmaya iten şey ise, Ankara'da yaşadığım zaman boyunca, sokaklarda fazlasıyla karşılaştığım büyüğünden küçüğüne kitabın da adı üzerine dilencilerdi. Ki sadece benim değil hepimizin kanayan ve yaşayan yarasıdır dilenciler. Göz göre göre yitirilmiş olan insanların sadece bir kısmı..
Ve ben görebildiğim kadarıyla, parçaları birleştirmeye çalışarak bir hikaye oluşturmaya çalıştım. Tabi bunu olabildiğince yaptım da içeriğe odaklandığınızda bunu görebileceğinizi düşünüyorum.
İkinci hikaye ise Kırmızı Elma, İnsan-cennet-elma-yaşam. Ama yaşamın hangi kısmı? Yine bu küçük hikayede, çevremde gördüğüm parçaları birleştirerek, çerçevenin içine küçük bir hikaye sığdırmaya çalıştım. Bu sefer küçük bir ailenin yaşamından bir haftalık kesit sundum. İki hikayede de bazı belirsizlikler bıraktım ki bunları, hayatın her köşesinde olan belirsizler gibi düşünerek... Ve belki de ikisinin de bir şekilde birbiriyle bağı olduğunu hissedeceksiniz.
Keyifli okumalar dilerim. Beğenirseniz başka okuyuculara da önermeyi unutmayınız.
Sevgilerle :)