Gönderi

Aşk..Sadece üç harf.İçine tüm dünyayı sıkıştırmaya çalıştığımız.Dunyada milyonlarca güzellik varken bu üç harf uğruna mazoşist kalıplara sokmak kendimizi ne kadar anlamlı olabilir ki??? İçinde yaşarken anlam arama dürtüsüne kulak tıkadığımızdan mı fark edemiyoruz bazı şeyleri bilemiyorum.Kendi minimalist dünyamızda huzur dolu yaşamak varken sanki çok da elzemmiş gibi sanal sarhoşluğa(aşk) kaptırıp kendimizi sonunda pesimist ruhlara bürünmeye ne gerek var? Yalnızlığın ve kitapların verdiği huzuru insan oğlunun sana vermesi hiç ama hiç mümkün değilken değer mi?? Hümanist bir sevgi pıtırcığı olunca hayalkırıklıklarına da kapı aralamış olmuyor muyuz? Düşünüyorum da dünyada bu kadar az zamanımız varken aşk denilen halüsinasyona ömrünü adamak kadar gereksiz bir eylem yok gibi geliyor.. Çok mu abartı düşünüyorum onu da bilmiyorum ama mental anlamda bizi yıpratacak her şeyden uzak durmak gerekli gibi geliyor artık.Ağır ama emin adımlarla aşka harcayacağın emeği, gücü doğa için, kendin için ne bileyim insanlık için bir şeyler yaparak tüketmek daha mantıklı gibi.Bügunku ruh halim bunu söylüyor.Muazzam kalplere sahip olalım ama bize emanet olan kalbi kimsenin yaralamasına da izin vermeyelim.Narsist ruhum sev önce kendini sev en çok kendini sev diyor.Fedakarlik yapmak için acele etme henüz anlamını sorguladığın şeylere mesafeli durmayı bil diyor.Okumanin dezavantajı da bu mu bilmiyorum pek çok şey pek çok kimse pek çok duygu bana artık sığ geliyor.Bugunku Melisin böyle düşünmesini sağlayan da dünkü yaşantılar elbet.Olgunlasma hayat boyu devam eden bir süreç, yarın belki bambaşka bir boyuta ulaşacak düşüncelerim.Ve daha öğreneceğim çok şey var.Böyle işte aşktan nerelere geldim...Sonuç olarak yine kitap hep kitap çok kitap..(çok iyi bağladım:)
··
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.