Bir sebeple o kadar iltifat ettiği şair Baki'ye öfkelenen Kanuni merhum, şiir kudretini konuşturarak onu memleketine sürgün yönünde ferman ısdâr eder:
"Baki bed/Azm-i bülend/Bursa'ya red/Nefy-i ebed"
(Baki kötü adam; yüksek kararım odur ki -memleketi olan- Bursa'ya gönderilsin, bir daha da gözüm görmesin)
Fakat!
Sultanın bu şiiri, şiirin sultanına çarpınca aşağıdaki 4 şimşek çakar:
"N'ola kim nefy-i ebed azm-i bülend olsa ey Baki
Bilesin ki bu cihân mülkü değil Süleyman'a bâki
Şeha! azminde isbât-ı tehevvur eyledin amma
Buna çarh-ı güher dirler, ne sen bâki ne ben bâki"
Şairler sultanı Bâki'nin fermanı tebellüğ ettiği anda irticâlen söylediği bu dört mısra birisi tarafından not edilip padişaha takdim edildiğinde ferman geri alınmıştır ve Bâki merhum İstanbul'da yaşayıp Kanuni'den tam 34 yıl sonra yine İstanbul'da vefat etmiştir. Kabri Eyüp Sultandadır.
Mana murâd olundukta:
1. Şair kendine hitaben nasîhat ve teselli makâmında şöyle demektedir: Üzme kendini, ne olur ki Sultan'ın yüksek kararı senin Âsitâne'den, Sultan'ın yanından uzaklaştırılman yönünde olsa.(Bundan bir şey çıkmaz!)(Nitekim)
2. (Hazret-i Süleyman Peygamber kastedilerek) dünyâ Ona(aleyhisselam) bile kalmadı, bu Süleyman'a mı kalacak? (Bu isim benzerliği hatırlanmasa düpedüz muhattap Sultân olmaktadır)
3. Pâdişahım! Kararınızda -sıklıkla vâki olduğu üzere celaliniz, gazabınız pek sarih biçimde görülüyoru(Maşallah, iyi de kızıyorsunuz) Amma!
4. Unutmayın ki bu dünya geçicidir, bana kalmadığı gibi size de kalmaz.