Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

.............Kendimizi Tanımaya Çalışalım........... 1 / Kalp Diriliği Kalp devamlı kendi vazifesini görmek, Rabb’ini zikretmek ister. Nefis de hep uyanıktır, hiç uyumaz ve sahibine kötülükleri emretmekten geri durmaz. Kul, Allah Teâlâ’nın emirlerine kulak verdi ise ne âlâ, aksi durumda o nefis ve şeytanı dinler. Hakk’ı işitme yolunu kapatan her
··
3.492 görüntüleme
sır okurunun profil resmi
Besmelenin Bereketi Ahmed er-Rifâî (kuddise sırruhû) rüyasında üç sene kıtlık olacağını görmüştü. Ali b. Nasr adında biriyle arasında iyi bir dostluk vardı. Ali b. Nasr’ın ailesi kalabalıktı. Bir gün otururken ansızın yanında Ahmed er- Rifâî hazretlerinin olduğunu gördü. Ahmed er-Rifâî dedi ki: - Daha kıtlık başlamamışken kıtlık zamanı kendine yetecek kadarını satın al. Ali b. Nasr, - Ben böyle yapamam, çünkü ben tok olurum, komşum aç, dedi. Ahmed er-Rifâî bu sözü beğendi: - Ey Ali, doğru söylüyorsun. Hak Teâlâ sana iyi bir karşılık ve bereket versin, dedi. Sonra, - Evde tahılın var mı, diye sordu. Ali b. Nasr ona mahzeni gösterdi. Ahmed er-Rifâî oraya girdi ve mübarek elini tahılın içine soktu, “Bismillâhirrahmânirrahîm” dedi. Sonra, - Ey Ali, bu tahıldan sen ve eşin hariç kimse bir şey almasın, eşin de alırken besmele çeksin ve ihtiyaç miktarı alsın, dedi. Sonra o evden çıktı, veda edip gitti. Kıtlık zamanı gelince Ali b. Nasr, Ahmed er-Rifâî hazretlerinin dediği gibi yaptı. Cenâb-ı Hak o kadar bereket verdi ki tahıl, bolluk zamanına kadar yetti!..
sır okurunun profil resmi
Behlûl-i Dânâ Hazretlerinin Öğütleri Hârûnürreşid, bir gün Behlûl-i Dânâ hazretlerine şöyle sordu: - Beni tanıdın mı, ben kimim? - Sen o kimsesin ki doğuda biri zulmetse, batıda başka biri kötü bir iş yapsa, Allah’ın bunlardan kıyamet gününde mesul tutacağı kimsesin. Bu sözleri duyan halife ağladı ve Behlûl’e yine sordu: - Benim halimi nasıl görüyorsun? Behlûl-i Dânâ hazretleri ona şu âyet-i kerimeyi okudu: “Şüphesiz, iyiler naîm cennetindedirler” (İnfitâr 82/13). “Şüphesiz, günahkârlar da cehennemdedirler” (İnfitâr 82/14). - Peki, bizim amelimiz nasıldır, diye sorunca da yine bir başka âyetle cevap verdi: “Allah, ancak kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder” (Mâide 5/27). Bu defa da şöyle dedi: “Ey Behlûl, ben Resûlullah’ın amcasının oğluyum. Yakınlığımın derecesi fayda etmez mi?” Behlûl-i Dânâ hazretleri bu kez de şu âyeti okudu: “Sûra üfürüldüğü zaman, (işte) o gün ne aralarında soy sop yakınlığı kalacak ne de birbirlerini arayıp soracaklardır” (Mü’minûn 23/101)!..
sır okurunun profil resmi
Sübûtî Sıfatlar Allah haydır. Hayat sahibidir. O, gerçek ve ezelî bir hayat ile diridir. Allah alîmdir. Geçmişte, gelecekte ve şimdiki zamanda olanları, olacakları ve olmakta olanları, büyük küçük, gizli açık her şeyi bilir. Allah kadirdir. Sonsuz bir güç ve kudrete sahiptir. O’nun her şeye gücü yeter. Allah semî‘dir. Gizli âşikâr her şeyi işitir. İşitmek için uzaklık veya yakınlık söz konusu değildir. Bütün şeyleri aynı anda işitir. Allah basîrdir. Her şeyi olduğu gibi kusursuz olarak görür. Yerde ve gökte hiçbir şey O’nun görmesinin dışında kalmaz. Allah mütekellimdir. Kelâm sahibidir. Ses, harf ve hecelerden meydana gelen kelime ve cümleleri bir araya getirmeye ihtiyaç duymaksızın konuşma ve söyleme sıfatına sahiptir. O’nun konuşması için bir yön, ses, vasıta, alet ve zaman gerekmez. Allah müriddir. İrade sahibidir. Her şey O’nun iradesi ile gerçekleşir. Ölüm doğum, canlı cansız, iyilik kötülük, itaat isyan gibi şeylerin tamamı O’nun iradesiyle gerçekleşir. Allah hâliktır. O, yaratandır. O, dilediğini, dilediği şekilde yaratır. Dilediğini de yok eder!..
sır okurunun profil resmi
Allah Teâlâ’yı Kullara Sevdirmek Mürşidler, Allah Teâlâ’yı kullarına sevdirmek için gayret ederler. Bunun için müridlerini terbiye ederek manevi kötülük ve kirlerden temizlerler. Nefis bu terbiye sonucu çirkin sıfat ve huylardan arınır. Böylece kulun kalbi nurlanır. Basiret gözü açılır. Allah Teâlâ’nın celal nurları ona görünür. Nihayet kul, ezelî kemali izlemeye koyulur. İlâhî huzura gitmek için can atar. Kul böylece Rabb’ini sevmiş olur. Bu sevme, tasavvuf terbiyesinin bir sonucudur. Nefsin kurtulması, marifet ilmini elde etmesi ile mümkündür. Bu ilimle birlikte kalp aynası parladığı için müride, dünya bütün çirkinliği, gerçek yüzü ve asıl haliyle görünür. Ahiret ise bütün güzelliği ve yüceliği ile ortaya çıkar. Kul, ebedî olanı tercih eder, geçici olanı terkeder. Mürşid-i kâmil, Allah Teâlâ’nın bir askeridir. Yüce Allah onunla isteyenleri irşad eder, arayanları hidayete ulaştırır. O, kullarının üzerinde nurları tecelli eder. Onların meclisinde bulunanlar da bu rabbânî güzellikleri müşahede ederek zâhiren ve bâtınen edep sahibi olurlar.
sır okurunun profil resmi
İstikamet ve İstiğfar İstikamet (dosdoğru olmak) sırât-ı müstakîme girmek demektir. Bu da kendisinde sağa ve sola hiçbir eğrilik bulunmayan dosdoğru dindir. Zâhirî ve bâtınî taat sayılan bütün amelleri işlemeyi ve aynı şekilde tüm yasaklardan uzak durmayı kapsamına alır. Allah Teâlâ, Fussılet sûresi 6. âyette, “Artık O’na yönelin, O’ndan mağfiret dileyin” buyurmaktadır. Âlimlerimizin bildirdiğine göre bu âyet, Cenâb-ı Hakk’ın emrettiği şekilde istikamet sahibi olma hususunda kusurlu olmanın insanlar için kaçınılmaz olduğunu, bunun sonucu olarak tövbe etmek gerektiği ve tövbenin bir gereği olarak da istiğfar etmenin zorunlu olduğunu ifade etmektedir. Kusurlu davranan kişi, tövbe ve istiğfar ile tekrar istikamete yönelmiş olur. Peygamber Efendimiz de (sallallahu aleyhi vesellem) bir keresinde Hz. Muâz’a (radıyallahu anh) şöyle buyurmuştur: “Her nerede olursan ol Allah’tan kork, her kötülükten sonra onu yok edecek bir iyilik işle!...”
sır okurunun profil resmi
İsimlerin Tecellisi “İmam Kuşeyrî (rahmetullahi aleyh), esmâ-i hüsnâ hakkında açıklamalarda bulunup demiştir ki: ‘Şöyle denilmiştir: Allah Teâlâ, kullarına isimlerini bildirdi; bundan sonra kullar onları söz olarak zikrettiler. Allah Teâlâ zatını yüce tuttu. Akıllar her ne kadar safileşseler de zât-ı bârinin hakikatini anlamak için fazla ileri gidemez. Çünkü hakikatler ortaya çıktığında, akıllar hayret perdesi ile perdelenmiş olduğundan, aklın Allah Teâlâ’yı müşahede halleri içinde hakkı ihata etmeye yönelmesi ve bunu talep etmesi câiz olmaz. Cenâb-ı Hak, yücelik sıfatlarını hak etmede çok yücedir; hakikatine ulaşılamaz. O, her şeyi ile tektir.’ Allah Teâlâ’nın bütün güzel isimleri insanda tecelli eder. Bu tecelliler insana, bazan tek tek bazan toplu halde gelir. Kişi ârif olunca bütün bu tecellilerin tek şahısta toplandığı da olur. Öyle ki ârif, her bir ism-i ilâhî ile insanî kapasitesi ölçüsünde ahlâklanır. Şu kadar var ki ondaki tecelliler de farklı farklı olur. Ârif bazan Melik ve Kuddûs isimlerinin tecellisine mazhar olur bazan Rahmân ve Rahîm isimlerinin tecellisine mazhar olur. Diğer isimlerin tecellisi de böyledir.” İbn Acîbe el-Hasenî (rahmetullahi aleyh)!..
sır okurunun profil resmi
Haset eden kimse kendine üç türlü zarar verir: Birincisi, günah kazanır, çünkü haset büyük günahlardandır. İkincisi, Allah Teâlâ’ya karşı saygısızlık etmiş olur. Hasedin aslı, Allah’ın bir kuluna nimet vermesini kötü görmek ve O’nun işine itiraz etmektir. Üçüncüsü, haset eden çokça gam ve keder ile kalbini acılara gark eder. Kendisi mesut olamaz, kimse tarafından da sevilmez...
sır okurunun profil resmi
Müslüman Ahlâkı Müslüman Allah’tan korkarak haram ve şüpheli şeylerden uzak durur. Her işinde doğruluk ve adalet üzere olup verdiği sözü tutar. Emanete sahip çıkar, hainlik etmez. Söz ve davranışlarında edepli, güzel bir terbiye ile hareket eder. Gösteriş, riyakârlık yapmaz. Maddi bir çıkar, insanların pohpohlaması, bir terfi, makam elde etme gibi sebeplerle niyetini çirkinleştirmez. İyilik etmeyi sever. İnsanlarla ilişkilerini, onlara karşı söz ve davranışlarını öfkeden, tahammülsüzlükten arındırır. Sükûnet ve temkinle davranır. Her canlı ve cansız varlığa Allah Teâlâ’nın bir eseri, sanatı olduğu için saygı duyar. Fakat kulları içerisinde Hak Teâlâ’ya karşı isyankâr olanlardan uzak durup dostlarına yakın olur. Zorluğu görünce yılmaz. Gereğinden fazla konuşmaz. Dinlemesini bilir. Gerçeği, hakkı gizlemez. Mümin kardeşleriyle arasında muhabbet, sevgi oluşması için edebe dikkat eder. Kutsal değerleri, namus ve şerefi el üstünde tutar. Çirkin, kötü işlerden utanır. İnsanların kusurlarını örter. Görmezlikten gelir. Yalnız kendi kusurlarını görmeye ve onları iyileştirmeye çalışır...
sır okurunun profil resmi
Tefviznâme - Erzurumlu İbrahim Hakkı (kuddise sırruhû) Hak şerleri hayr eyler Zannetme ki gayr eyler Ârif anı seyr eyler Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler. Hakkın olıcak işler Boştur gam ü teşvişler Ol hikmetini işler Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler. Az ye, az uyu, az iç Ten mezbelesinden geç Dil gülşenine gel göç Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler. Hiç kimseye hor bakma İncitme, gönül yıkma Sen nefsine yan çıkma Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler. Sen adli zulüm sanma Teslim ol oda yanma Sabreyle sen, usanma Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler Gel hayrete dal bir yol Kendin unut O'nu bul Koy gafleti hazır ol Mevlâ görelim neyler Neylerse güzel eyler.
sır okurunun profil resmi
Vefa Vefa, üzerine aldığı emanetin hükmünü gerek dışta gerek içte yerine getirmektir. İstikamete aykırı hiçbir yöne sapmadan doğru yolda yürümektir. İnancı düzeltmek, dinin belirlediği yolda gitmek, Hakk’a mahsus yerlerde ve Hak ile beraber olmaktır. Vefa bollukta ve darlıkta Hakk’a mahsus yerlerde Hak ile beraber olmaktır, Hakk’a içtenlikle uymaktır. Sevgiyi korumak, ahdi gözetmektir. Vefa, cefa getirecek şeylerden sakınmak, başkalarının kusurunu görmezlikten gelmek, dostların kusurlarına bakmamak, hatalarını bağışlamaktır. Vefa, kalbi, dostlara karşı kötü zan beslemekten korumaktır. Rıza Rıza, kalbin, başa gelen olaylara üzülmemesi, kaderin hadiseleri karşısında huzur duymasıdır. Hallerin değişmesi, iyi ve kötü hadiselerin başa gelmesi, rıza derecesine erişmiş kişinin tutumunu değiştirmez. Rıza, başkalarının üzüldüğü, şaşırdığı olaylar başa geldiğinde kalbin sükûn içinde olmasıdır. Rıza halinde kuvvet kazanan kimsenin gözünde nimetler ile mihnetler bir olur. Çünkü hepsi de aynı kaynaktan gelir. Rıza, başa geleni kalp huzuru ile karşılamaktır. Rıza derecesine ulaşmış olanın dışı ve içi düzgün olur. Hiçbir hale güvenmez, hiçbir olay onu rahatsız etmez.
39 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.