Vefa
Vefa, üzerine aldığı emanetin hükmünü gerek dışta gerek içte yerine getirmektir. İstikamete aykırı hiçbir yöne sapmadan doğru yolda yürümektir. İnancı düzeltmek, dinin belirlediği yolda gitmek, Hakk’a mahsus yerlerde ve Hak ile beraber olmaktır.
Vefa bollukta ve darlıkta Hakk’a mahsus yerlerde Hak ile beraber olmaktır, Hakk’a içtenlikle uymaktır. Sevgiyi korumak, ahdi gözetmektir. Vefa, cefa getirecek şeylerden sakınmak, başkalarının kusurunu görmezlikten gelmek, dostların kusurlarına bakmamak, hatalarını bağışlamaktır. Vefa, kalbi, dostlara karşı kötü zan beslemekten korumaktır.
Rıza
Rıza, kalbin, başa gelen olaylara üzülmemesi, kaderin hadiseleri karşısında huzur duymasıdır. Hallerin değişmesi, iyi ve kötü hadiselerin başa gelmesi, rıza derecesine erişmiş kişinin tutumunu değiştirmez. Rıza, başkalarının üzüldüğü, şaşırdığı olaylar başa geldiğinde kalbin sükûn içinde olmasıdır.
Rıza halinde kuvvet kazanan kimsenin gözünde nimetler ile mihnetler bir olur. Çünkü hepsi de aynı kaynaktan gelir. Rıza, başa geleni kalp huzuru ile karşılamaktır. Rıza derecesine ulaşmış olanın dışı ve içi düzgün olur. Hiçbir hale güvenmez, hiçbir olay onu rahatsız etmez.