Yanında 8-10 kitap bitirirken bir türlü bitiremediğim kitap. Kötü olduğundan değil,anlattıkları,tespitleri o kadar yerinde, sindirilmesi o kadar güçtü ki(dilinin ağır olmasının da etkisi var tabi )o yüzden sindire sindire okudum. Baudrillard göre sürekli tüketmemizi isteyen bir sistem içindeyiz ve sahte ihtiyaçlarımızın gerçek ihtiyaçlar ile yer değiştiriyor. Reklamların kişiselleşmesi “senin şampuanın vs gibi” ilgimizi artırıyor.Özellikle bu kişiselleştirme kadınlara daha cazip geliyor. Paradan ünden ziyade karakter arayışında olduğumuzu vurguluyor Baudrillard.Tüketim genel bir ahlak biçimine haline gelerek haz ekonomisi yaratıyor. Reklamlar ürünü değil onu tüketme hızını pazarlıyor. Her şeyin hız olduğu dünyada kullan,at,hızlı tüket felsefesi her geçen gün içimize işliyor. Tüketim aslında bizi farklı yapmıyor,hepimizi bir birimizin aynısı yapıyor. Önceden inşa edilen yapılarda bir kaç nesil görsün,kalıcı olsun diye düşünülürken şuan sürekli yapılıp/yıkılan eserler mevcut. "bütün toplumlar her zaman zorunlu harcamalar ötesinde har vurup harman savurmuş, harcamış ve tüketmiştir, çünkü toplum gibi birey de sadece var olmadığını, ama yaşadığını aşırı, gereğinden fazla bir tüketimde hisseder." diyor kitapta yani ihtiyacımız olduğun için tüketmiyoruz,tüketmeye ihtiyacımız olduğundan tüketiyor. Geçmişten günümüze toplum için sahte ihtiyaçlar yaratılıp,adım adım tüketime nasıl bağımlı hale gelindiğini anlatan güzel bir kitaptı.

Tüketim ToplumuJean Baudrillard · Ayrıntı Yayınları · 2021972 okunma

·

78 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.