Gönderi

Ozbi
Bahara söyle güneş toplasın, sabaha kalmaz yanındayım… Korkularımı anlatacağım ilk önce: Dizimin kanadığı ilk günü; sevmeye yeltendiğim ve sevilmediğimi anladığım ilk günü; acının korkuları kuşattığı ölesiye savaştığı o ilk günü. Sonra diyeceğim: Acı korkuları yenmişti. Ruhumun kederden gözleri kararmış, körlüğüne birkaç cenaze bile vermişti. Değişmişti çocukluğumun yazgısı. Sevmeyi bilmeyenlerin meyhanesinde çıraklık yapmıştı sadece… Bir parça ormanda yürür, denize çıplak gireriz sonra. Sonra içeriz bak! Karıştırmadan birkaç duble rakı veya şarap. Sen anlatırsın ha! Öyle özledim ki bana bir şeyler anlatmanı… Bana kurşunların ağırlığından bahseder, savaşın yaşanmış tüm acıları kustuğunu anlatırsın. Acı yaşandıkça korkusuz sanar ya insan kendini, işte o illüzyona nasıl küfrettiğini anlatırsın. Sonra bir Bukowski pervasızlığı sarar ruhunu, iki afilli cümle parlatırsın: ‘’ Çamur yer, şekeri sevmem. Nerede lan benim viskim! ‘’ der. Ardından bi şarkı patlatırsın. Dağ yeşerir…
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.