2017 yılında Nobel Edebiyat Ödülü alan ve bunu sonuna kadar haketmiş bir yazardan harika bir eser okudum. Yazarla yeni tanışmama rağmen aşırı sevdim ve diğer kitaplarını da okumak için sabırsızlanıyorum. Hatta şu an elimde “Beni Asla Bırakma” var... Okuyanların yorumlarını bekliyorum ve sizleri daha fazla bekletmeden kendi düşüncelerimi anlatayım kitap hakkında;
Birçok klasik yapıtta İngiliz saraylarını, malikanelerini, gösterişli salonlarını sayfalarca okumuş ve hayran kalmışızdır, bu bir gerçek evet. Hayalimiz de oralara gitmek(şahsen benim öyle) Hele İngiliz dizilerini, filmlerini izlediyseniz bu kitaba biteceksiniz.
Köklü bir aileye ve malikaneye hizmet etmiş olan bir baş uşağın gözünden okuduğum bu roman, eski çalışma arkadaşı olan ve mektuplaştığı bir hanımefendiye yolculuğunu ve kısa süren tatilini anlatıyor. Artık yaşını başını almış bu adamın İngiltere’nin değişen sürecinde yaptığı uşaklığı, verdiği disiplinli hizmetleri kibar bir bakış açısıyla okuyoruz.
Efendi-uşak ve çalışanların birbirleriyle olan ilişkilerini ve iletişimlerini çok farklı bir açıdan değerlendiren bu kitap bize İngiltere’nin muhteşem güzellikteki doğasını, havasını da yansıtıyor. Yapılan betimlemeler o kadar tadında ve öz olmuş ki hiç sıkılmadan usanmadan sonuna geldim. Şunu belirtmeliyim ki daha önce bu tür bir anlatımı olan kitap hiç okumamıştım. Çok farklı bir anlatımı var ve buna isim bulamıyorum ama hoşunuza gideceğine yüzde yüz eminim... Herkese tavsiyemdir.