Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

138 syf.
·
Puan vermedi
Üç İnceleme
Merhabalar, öncelikle belirtmeliyim ki bu incelememde sadece Fatih Harbiye kitabını değil, onunla birlikte yazarın "
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
" ve "
Yalnızız
Yalnızız
" kitaplarını da inceleyerek genel bir bakış oluşturmak istiyorum. Bunu aslında okuduğum kitapları unutmamak için yapıyorum, ama okumak isteyen olursa neden faydalanmasın, değil mi? Peyami Safa ile ilk kez küçükken "Cingöz Recai" serileriyle tanışmıştım. Ustaca hileler üreten adil bir hırsızın hikayesi, zekice kurgulanmıştı ve macera arayıp duran bir kız çocuğu olduğum için o zamanki bende epey yer etmişti. Ama bunca zaman sonra yazarla tekrar denk gelmemiz arkadaşımda "Yalnızız" kitabını görmemle başladı. Öylesine kapağını açtığım kitabı elimden bırakamadım ve çocukluğumda hatırladığım o engin zekaya tekrardan merhaba demiş gibi oldum. Peyami Safa, gerçekten zeki olduğunu düşündüğüm bir insan ve gerek edebiyat olsun, gerek psikoloji ve tıp olsun kendisini yetiştirmiş bir insan. Küçük yaşta yakalandığı verem hastalığının bunda etkisi çok olmuştur sanıyorum. Yazar Fransızca'ya da son derece hakim olduğu için, kitaplarında sık sık Fransızca deyimlerden, cümle kalıplarından yararlanıyor. Yerli ve yabancı bir çok yazardan alıntılar yapıyor. Sık sık anlattığı konu hakkında psikolojik tahliller yapıyor. Ve bunların hepsini yerli yerinde kullandığı büyüleyici Osmanlıca kelimelerle akıcı bir şekilde birleştirince keyifli bir okuma deneyimi sunuyor. Okurken karakterlerin duygularını tam olarak hissedebiliyoruz. Örneğin babasından sakladığı küçük bir sır olan genç kızın ruh halini o kadar samimi bir şekilde anlatıyor ki, bunu hissetmek için okuyucunun bırakın bu duyguyu daha önce hissetmiş olmasını, hayatında hiç genç kız görmemiş olması bile önem taşımayacaktır, sanıyorum. Bu bakımdan yazarın son derece yetkin olduğunu söyleyebiliriz. Kitapların konularına gelecek olursak; üç kitap da İstanbul'da geçiyor. Üç kitapta da fevri bir kız karakter ve fazlaca düşünceli, olayları içinde yaşayan ama yerinde kararlar verebilen bir erkek karakter var. Yazar
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
nda verem hastalığı olan bir genci, bir bakıma kendisini anlatmış ve hastalıkla beraber ümitsiz bir aşk öyküsü işlenmiş. Bu kitapta özellikle hastalık tahlilleri, bir hastanın iç düşünceleri çok güzel aktarılıyor okuyucuya. Örneğin ben kitabı okumadan önce hastanenin değişmeyen duvarlarının, her yerin beyaz renkte olmasının hastaya nasıl bir yalnızlık duygusu verebileceğini tahmin edemezdim. Ve hastanenin bahçeleriyle ilgili yerler de çok güzel. Bu kısımları okurken gerçekten hissediyorsunuz, çünkü evet, yazar bunları bizzat yaşamış. Kitap bittikten sonra en çok bir söz yer etti aklımda: "Büyük bir hastalık geçirmeyenler, herşeyi anladıklarını iddia edemezler."
Fatih Harbiye
Fatih Harbiye
kitabına geçecek olursam, bir dönem dizisi yapıldığı için yazarın en çok bilinen kitaplarından biri. Buna rağmen bence yazım değeri olarak biraz diğer kitaplarının gölgesinde kalıyor. Yazar bu kitabında doğu geleneklerine göre yetişmiş, ama batılılaşma ile birlikte arkadaşlarından gördüğü yeni ve modern dünyaya özenen bir kızı konu ediyor. Yazarın ilk romanlarından olan bu kitap, "Doğu düşünce yapısının ve yaşam tarzının Batı'dan iyi olduğu" görüşüyle yazılmış ve kitapta fazlaca anlatıldığı için kitap didaktik bir yapıya bürünmüş. Kitapların belli bir ideolojiye sahip olmasına karşı değilim, bilakis bunu yer yer güzel bir şekilde de işlemiş, fakat savunulan düşünce inandırıcılık konusunda biraz eksik kalmış, bu bakımdan tatmin etmiyor okuyucuyu. En azından beni etmedi. Neriman'ın yaşadıklarını okuduktan sonra "Evet, ben de böyle bir seçim yapardım." diyemedim. Son olarak
Yalnızız
Yalnızız
kitabına gelecek olursam, bu kitabı en sona bıraktım çünkü hem diğerlerinden kronolojik olarak daha sonra yazılmış, hem de yazarın daha yetkin olduğunu düşündüğüm bir roman. İlk olarak sayfa sayısı diğerlerine göre daha çok ki, yazarın istediğini daha uzun ve sindire sindire anlatabilmesine imkan sağlıyor. Bu kitapta da yine fazlaca düşünen, yazmayı seven, kendince tahliller yapan bir beyimiz var ki, yazarın diğer karakterleri arasında beni en çok etkileyen bu karakter oldu. Karakterin kendi yazdığı bir kitap var, ve bu kitap incelikli düşünülmüş ütopik bir ülkeyi anlatıyor, Simeranya. Romanda geçen diğer olaylarla her sefrinde bir şekilde bu ülke yani yazara göre 'ideal olan' 'olması gereken' karşılaştırılıyor ve bu nokta beni en çok etkileyen kısımlardan birisiydi. Bunun dışında, kitapta o başta anlattığım Cingöz Recai esintileri var. Olaylar bir yerde esrarengiz bir hal alıyor, gizem duygusu sizi ele geçiriyor. Yazarın diğer kitaplarında baskın olan ahlak duygusu bu kitapta yerini ahlaksızlığa bırakıyor. Net olan 'doğru' ve 'yanlış' kavramları yok, bunun yerine 'daha doğru' ve 'daha yanlış'ı sorgulattıryor yazar bize. Belki bu yazarın kendi düşünce yolculuğunun tezahürüdür. Üç kitap içinde en çok beğendiğim kesinlikle "
Yalnızız
Yalnızız
" oldu. "Matmazel Noraliya'nın Koltuğu" ve "Biz insanlar"ı da okuma listeme ekledim. Belki okuduktan sonra buraya da bir güncelleme gelir, İyi okumalar dilerim..
Fatih Harbiye
Fatih HarbiyePeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 199947,5bin okunma
·
133 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.