Zımparalanmış bir metal gibi şimdi tenim
Kurbağalar zıplıyor kalbimin gölünde
Ağır bir metal kokusu havada
Pas kokuyor her eşya
Dudaklarım birbirini yiyor
Yalancı haberciler koşuyor sağa sola
Hava burası değil gibi; soğuğu kavgalı
Prag ya da Varşova
Yaslar bırakılıyor sokaklara
Cenazeler kalkıyor mahallelerden
Helvalar kaşıklanıyor arkasından gidenin
Unutmak bizim işimiz diyor
Kahkahası bağıran adamlar
Toprak utanıyor sanki Mohaç
Tenimi zımparalıyor anılar
Kendimi buluyorum kazıdıkça
Kazıdıkça çocukluğum, kazıdıkça acı
En sevdiğim kazak üzerinde
Hava yağmura dönüyor, başım dönerken
Viyana’ya dayanmış yeniçeri heyt çekiyor
Pas gidiyor
Her eşyanın kalbinden azar azar
Ve coğrafyası ezilen gövdemden
Dudaklarım barışıyor birbiri ile
Gerçeği yazıyor gazeteler zor da olsa
Burası İstanbul değil midir?
Burası
İstanbul
Değil midir?
Sayfa 78