Toplumun dışavuramadığı, bastırdığı duyguları, düşünceleri ya da fantezileri mitlerde ve masallarda ortaya koyduğu bir gerçek. Halklar, anonim anlatılarında şehvet ve şiddet gibi duygularını simgeleştirerek anlatmakta bir sakınca görmemişlerdir.
Masallar, mitler ve rüyalar aynı kumaştan biçilmiştir. Üçü de bilinçdışının ürünüdür. Ilk ikisi ortak bilinçdışının şekillenmesi, "resim"lenmesidir; rüyalar ise ortak bilinçdışından beslenen ilksel kaynakları ile kişisel bilinçdışının ürünüdür(1). Işte halkların dışa vuramadığı, bilinçdışının ürünü olan bu masallarda işlenen kodlar, tabula rasa(2), yani boş bir levha olan çocukların zihinle- rine korkuyu, şiddeti ve seksüel yan anlamları yükleyerek yetişkin yaşamlarında onları olumsuz etkilemektedir.