Gönderi

BACIYAN-I RUM TEŞKİLATI
Bu yazıyı yazmak benim için çok keyifli, zira güçlü kadınların varlığına bayılırım. Bu kez tek bir kadının hayat hikayesinden değil, aksine kadınlardan müteşekkil bir teşkilatın varlığından bahsedeceğim size… Evet! Hazırsanız başlıyorum. Efendim, Bacıyan-ı Rum yani Anadolu Kadınları, meşhur Osmanlı Tarihçisi Aşıkpaşazade tarafından ilk kez, 13. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin kurulması aşamasında etkili olan dört içtimai ve askeri zümreden biri olarak adı zikredilmiş bir teşkilattır. Bunlar sırası ile Gaziyan-ı Rum, Ahiyan-ı Rum, Abdalan-ı Rum ve Bacıyan-ı Rum’dur. 13. yy koşulları düşünüldüğünde sırf kadınlardan oluşan bir grubun varlığı o kadar imkansız gelmiştir ki, bazı tarihçiler Aşıkpaşazade’nin eserinde bir yazım hatası olduğunu düşünüp bahsedilen teşkilatın Hacıyan-ı Rum (Anadolu Hacıları) ya da Bahşıyan-ı Rum (Anadolu Sihirbazları) olduğunu ileri sürmüşlerdir. Ancak biz Tarihçilerin modern Türk Tarihçiliğinin babası olarak kabul ettiği rahmetli Fuat Köprülü, bahsi geçen diğer iki teşkilatın Bacıyan-ı Rum teşkilatından daha imkansız gözüktüğünü söyler ve böyle bir teşkilatın varlığını kabul eder. Gelelim bu teşkilatın ne yaptığına… maalesef elimizde Aşıkpaşazade’nin eserinden başka böyle bir teşkilatın varlığından bahseden kaynak bulunmamaktadır. Kendisinin verdiği çok az malumattan ise Bacıyan-ı Rum teşkilatının manen Hacı Bektaşi Veli’ye olan yakınlığından ve bilhassa içlerinden Hatun Ana’nın ona olan bağlılığından bahseder. Ayrıca Fatma Bacı olarak da bilinen bu kadın, teşkilatın bilinen ilk lideri olarak kaydedilmiştir. Moğol istilası ve Selçuklu Devleti’nin yıkılması ile çetin vakitler geçiren Türkmen kitleleri içinde iki asıra yakın varlığını sürdüren bu teşkilat Anadolu’da, Osmanlı Devleti’nin kurulması aşamasında hem dini hem de askeri meselelerde ciddi rol oynamıştır. Ayrıca pek çok farklı kaynakta zikredildiği üzere Türk kadınının siyasette etkin bir şekilde rol aldığı da bilinmektedir. Eski Türk Devlet geleneğinde Hakan’ın yanında söz sahibi etkin bir Hatun kimliği karşımıza çıkarken bu geleneğin Türk- İslam Devletleri’nde de devam ettiği görülmüştür. Bacıyan-ı Rum’un ilk defa ve nerede kurulduğu bilinmemektedir. Ahiliğin kadınlar kolu gibi gözükse de, o zamanın şartlarından meydana çıkmış doğal bir oluşum gibi gözükmektedir. Nitekim bunun örneklerini Birinci Cihan Harbi ve Milli Mücadele dönemlerinde de sık sık görmekteyiz. Belli bir eğitimden geçen bacıların; sağlam bir milli ve dini kimlik sahibi oldukları, ellerinin silah tuttuğu ve Anadolu Coğrafyası’nın içinde bulunduğu buhranlı dönemde hasta, yoksul ve muhtaçların yardımına koştukları düşünülmektedir. Aynı zamanda el sanatlarında adeta birer başyapıt niteliğinde olan eserler ürettikleri bilinmektedir. Tıpkı Ahilik teşkilatının meşhur “eline, diline, beline sahip ol” öğüdü gibi onların sloganları da “aşına, işine, eşine sahip ol” öğüdüdür- ki bu da Osmanlı toplumunun temelinin sağlam bir aile yapısına dayanmasının sebeplerinden biridir. Sanırım benim bu teşkilat hakkında size verebileceğim bilgi bu kadar. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim. Kendinize iyi bakın, güzel günler dilerim.
·
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.