Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

128 syf.
8/10 puan verdi
·
36 saatte okudu
Bu incelemenin bir başlığı bulunmamaktadır.
Bayram günleri kendimi, sebepsizce bir boşlukta bulurum. Sanırsınız rüzgarlı bir havada atılmış bir poşetim, hiç hükmüm yok. Sanırsınız denize atılmış bir taşım, derin bir yerdeyim ama nerdeyim bilmiyorum. Sanırsınız bayramda kapıyı çalan çocuklara verilen şeker gibiyim, nereye gittiğimi bilmiyorum. Bayramın gelmesini bundan dolayı pek heyecanla beklemem. Neden böyle bilmiyorum. Bayram günleri trajik bir olay da yaşamadım şu zamana kadar. Belki ilerde yaşayacağım pek bilmiyorum. Belki sonuca ulaşmış olmanın verdiği o histendir bilmiyorum. Olaylar bundan ibaretken bir inceleme yazıp, kafa dağıtmak istedim. Son dört gün içersinde tekrardan okumak istediğim iki kitabı okudum. Dokuzuncu Hariciye Koğuşu ve Fatih Harbiye. Ben Fatih Harbiye'yi incelemek istedim. Doğulu olduğum için midir bilmem ama Doğu-Batı mukayesesinden pek muzdarip olduğum dönemler olmuştu. Pek müşkül durumlara düşmüştüm. Sessiz kaldığım dönemler için sessiz kaldığıma; sesimi çıkarttığım dönemlerde de sesimi çıkardığıma pişman olduğum durumlar. Doğulu olan insanlar mutlaka bu tür durumlarla karşılaşmıştır. Kitapta her ne kadar kültür ve zihniyet bakımından Doğu-Batı mukayesesi yapılmış olsa da o zamanın bu mukayasesine nazaran artık ırk bakımından sorunlar yaşanmaktadır. Hepsine değineceğim lakin Peyami Safa'dan biraz bahsederek incelemeye başlamak istiyorum. Peyami Safa babasının Sivas'a sürgün edilmesi ve ardından vefat etmesi sonucunda henüz 2 yaşındayken yetim kaldı.  Pek varlıklı bir aileden gelmediği için hep yokluk çekti. Üstelik hep de hastaydı. Çocukluğunun yedi yılını iltihap kapan sağ kolunun kesilmesi endişesiyle yazılar kaleme alan Peyami Safa, yaşadıklarını kahramanlarına da yaşatır. Bunu Dokuzuncu Hariciye Koğuşu'nu okuduysanız net şekilde kavramışsınızdır. Hayatının birçok kısmını hastanede geçirdiği için tıp konusunda bir çok doktordan daha tecrübeli ve bilgili olduğu söylenir. Oğlu Merve de askerde yedek subay yaparken vefat etmiştir. Oğlunun ismi Merve evet. Soyismi safa olduğu için bu ismi verdi sanıyorum. Merve Safa. Rivayet odur ki Mekke de bulunan Merve ve Safa tepelerine binayen bu ismi koymuştur. Felsefe, bilim, sanat gibi hemen hemen her konuda yazılar kaleme alan Peyami Safa keskin kalemi ve polemikçiliğiyle muhalifleri canından bezdirdiği söylenir. Ahmet Haşim, Yahya Kemal, Yakup Kadri gibi isimlerle polemiğe girmiştir. Sosyalist, komünist, materyalist gibi akımlara karşı olan Peyami Safa hayatının büyük bölümünü buna karşı yazılar kaleme alarak mücadele etmiştir. Hatta başlangıçta yakın arkadaşı olan Nazım Hikmet onu komünist yapmaya çalıştığı fakat başaramadığı söylenir. İşte bize de bu kitabı incelemek için tam da bu kısım bilmemiz gerekmekte. Bu kadar bilgiyi yazmamın sebebi de budur. Okuduysanız şayet söylenmişsinizdir muhakkak bu K. ne diyor diye lakin istedim ki Peyami Safa'yı önce bir bilelim, tanıyalım. Ardından okuyup anlayalım. Çünkü Peyami Safa kendi yaşadıklarını kahramanlarına yaşatmayı seviyor demiştik. Kitabımızda ele alınan konu ise son bahsini yaptığım kısım ağırlıklı olarak işlenmiştir. Doğu-Batı, Eski-Yeni konusu sadece o zaman değil, bu zamanlarda da halen devam eden bir konudur. Yazarımız bu konuyu belirli karakterlere serperek bizlere sunmuştur. Karakter şemasından kısaca bahsetmemiz gerek sanıyorum. Neriman: Darülelhan’da müzik eğitimi alan ve ud çalan bir kişidir. Batı kültürü ve ona ait olan şeylere merak eden biridir. Batıya merak sarmaya başladığından beri kıyafetleri ve tavırları değişmiştir. Şinasi: Fatih’te oturan,sessiz, terbiyeli ve iyi bir eğitim almış biridir. Kemençe çalmayı sever. Giyindiğine pek fazla dikkat etmeyen biridir. Konuşmalarında daima pasif dövüşüp yani az konuşup karşısındakinin hücum etmesini ve sessiz bir müdafaa ile muzaffer olmayı seven biridir. Doğuyu temsil eder. Macit: Bakımlı, giyimine dikkat eden ,nazik biridir. Kitapta batıyı temsil eden kişidir. Bir süre Darülelhan’da müzik eğitimi almış ve keman çalan biridir. Kitap toplumun da da bulunan Doğu ve Batı çatışmasını bu karakterler üzerinden anlatmaktadır. İnsanların yaşadığı gel gitleri ve özenti bir hayatı ele almaktadır. Romanın başkahramanın Batı kültürüne karşı oluşan ilgisi, bulunduğu hayattan ve çevresindeki insanlardan bıkması ve giderek uzaklaşmasıyla içine düştüğü gel gitleri anlatmaktadır. Günümüzde bu konu hâlâ devam etse de kültürün yerini daha çok ırk mevzusuna bıraktığını düşünüyorum. Kitapta anlatılan ve Batı hayatı olarak nitelendirilen hayat şu anda yaygın olarak yaşanan hayattır. O zamanın Batı'sı şimdinin Doğu'suna denk gelecek duruma gelmiştir. O zamanki tartışmaları haklı ve pek faydalı bulsam da bu zamanki ırk tartışmalarını doğru bulmuyorum. Benim X şehrinde doğup Y şehri asıllı olmam benim tercihim değildi. İnsanların tercihleri dışında gelişen durumları yargılamanın pek gereksiz ve budalaca olduğu kanaatindeyim. O halde kitabı tekrar okumama sebep olan o alıntı ile müsadenizi istiyorum. Esen kalınız. Ha bu arada Peyami Safa'yı okuyunuz arkadaşlar. Okuyunuz ve anlayınız. "Hıristiyan evlerinde köpek ve müslüman evlerinde kedi bolluğu şundandı: Şarklılar kediye, garplılar köpeğe benziyorlar! Kedi yer, içer, yatar, uyur, doğurur; hayatı hep minder üstünde ve rüya içinde geçer; gözleri uyanıkken bile rüya görüyormuş gibidir; lâpacı tenbel, ve hayalperest mahlûk, çalışmayı hiç sevmez. Köpek diri, çevik, atılgandır. İşe yarar; birçok işlere yarar. Uyurken bile uyanıktır. En küçük sesleri bile duyar, sıçrar, bağırır."
Fatih Harbiye
Fatih HarbiyePeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 202047,5bin okunma
··
1.725 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Miss Nobody okurunun profil resmi
Kaleminize sağlık öncelikle, içten bir inceleme olmuş fakat 1-2 noktanın üzerinde durmak isterim. Doğu-Batı çatışmasını memleketimizin Doğusu ve Batısı arasındaki çatışma olarak analiz etmişsiniz sanırım. Fakat bahsi geçen çatışma bizim memleketimizle Avrupa memleketleri arasındaki kültür çatışmasıdır. Doğu dediği biziz ve bu kitap bu konuyu ele alan eserlerin tasnifinde Doğu yanlısı olarak anılır. Bir de birkaç ufak yazım yanlışı çarptı gözüme, düzeltmek istersiniz belki. Keyifli okumalar.
Kadir Tribbiani okurunun profil resmi
Kendim de belirttiğimi hatırlıyorum kitabın kültürel açıdan Doğu-Batı karşılaştırması şeklinde olduğunu. İncelemeleri telefonun Notlarım kısmında yazıp buraya kopyala yapıştır yapıyorum. Yazdıktan sonra hiç okumadım doğrusu ama okuyup düzeltirim. Bu arada tekrar okumama sebebim biraz mükemmeliyetçi olduğum için ayrıntılar üzerinde fazla duruyorum ve uzadıkça uzuyor. Teşekkür ederim, sağ olun
5 sonraki yanıtı göster
Sibel okurunun profil resmi
İncelemelerini, kitaba olan merakımdan değil, kitabı bahane kılıp içini güzel güzel döktüğün için okuyorum. :) Özellikle ilk paragrafı iki kez okudum. Ne güzel benzetmeler yapmışsın. Yaşlanınca, bayramda tek başına çocuklarını bekleyen dede rolünü reklamlarda sen oynarsın belki. Daha şimdiden o hüzün var sende. :) İyi bayramlar. Emeğine sağlık.
1 önceki yanıtı göster
Kadir Tribbiani okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Sevgili Sibel. O halde sana bir bilgi vermek isterim. İncelemelerimde kitap sadece perde. Perdeyi çekip pencereyi açabilirsiniz. :)
4 sonraki yanıtı göster
Royanigünes okurunun profil resmi
Çok başarılı bir inceleme olmuş .Özellikle bayramla ilgili düşüncelerini okurken yalnız olmadığımı fark ettim. :/
Kadir Tribbiani okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim. Tek olmadığıma sevinsem mi üzülmesem mi bilemedim :(
NaZLı okurunun profil resmi
Çok içten, güzel ve anlamlı bir inceleme olmuş majesteleri emeğine sağlık 👏🏻
Kadir Tribbiani okurunun profil resmi
Teşekkür ederim :)
İbrahim Sani okurunun profil resmi
İnsanların tercihleri dışında gelişen durumları yargılamanın pek gereksiz ve budalaca olduğu kanaatindeyim.👏
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.