1968 yılı Prag Baharı döneminde, Çekoslavakya Ruslar tarafından işgal edilince Avrupa’nın pek çok yerine mülteciler dağıldı. Onlardan biriydi İrena. Kocasıyla birlikte göç ettiği Fransa’da kocasının ölümü üzerine yalnız kaldı. Kimsenin duygularını, yaşadıklarını bilmediği bu yeri kendine yurt edindi. Yıllar sonra memleketine ziyarete giderken Josef ile yollarının kesişmesi, onun kopamadığı ama yabancılaştığı geçmişiyle yüzleşmesiydi bir nevi.
Milan Kundera’nın kendi kişisel tarihini kattığı, bilmemek, yabancılaşmak, yurtsuzluk, bellek ve unutuş üzerine romanı. “Göçmen olma” psikolojisini inceleyen bu kitapta yer yer Odysseus’a da atıfta bulunularak anlatım zenginleştiriliyor. Verdiği etimolojik bilgilerle de nostaljinin bilmemek ile ilişkisini ortaya çıkarıyor. Nostaljinin doyurulamamış dönüş arzusundan kaynaklanan bir keder olduğunu ortaya koyarak kitabı bu bilgiler üzerine yapılandırıyor.