Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

96 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Bu adam niye böyle yazıyor? Kendimi anladığım bir cehennem sanki onun yazdıkları... Kendimi anlamam için çok çeşitli yollar vardı ama ben çıkmaz bir yola girdim ve bundan hiç pişman olmadım. Bu yolda olduğu gibi, uykusuz gecelerde olduğu gibi oldukça yakın durdum çocukluğuma, çocukluğumdaki kedilerime, en çok Sıpa'ya...Bir derdin oluyor ve sen ondan sonra o dertle yoğruluyorsun. Yoğrulduğun o derdin rengi, hacmi, biçimi seni sen yapıyor ama sen sen olduktan sonra da değişiyorsun ve sen değişirken şaşkın, sakar, huysuz olsan da içinde ufacık mavi bir nokta sımsıcak duruyor, aynı kalıyor. O aynı kalan sıcak ve mavi noktanın kalemini harekete geçirdiği doğru. Bitmeyen, tükenmeyen, azalmayan bir şey var hayatında. Hayatındaki o şey sen Pessoa'yı okudukça sevinç çığlıkları atıyor. Dil ve anlam üzerine kafa yorarken yaşadığın bu karşılaşma kolayca verilmiş bütün kararları iade ediyor ve kendisine karşı koyamadığın, nasıl meydan okuyacağını da bilemediğin bir büyük kararsızlık yaşatıyor. Bu kararsızlığın içinde debelenmezsen, bocalamazsan, çıldırmazsan sen olamazsın diyor. Çattık işte! Hücum edebileceğin, arkanı dönüp gidebileceğin bir kararsızlık değil bu. Yönünü belirlemen, bu kararsızlığı doğru dürüst yaşamayı bilmene bağlı. Bir karara varmak için sözlük anlamlarına baktığın her sözcük seni yanıltacak. Daha başka bir dil ve daha derinleşen anlamlar var bu kararsızlıkta. Kendime Sıpa diyerek durumun yoğunluğunu, olayın karışıklığını bir nebze olsun azaltamadığımı bilsem de türlü türlü şeyler deneyerek bu kararsızlıkta dengemi korumaya çabalıyorum. Dengemi yitirme korkusundan uzaklaşmazsam sözlüklere dönerim. Oysa yapmam gereken bu değil. Kurguluyorum, kurguluyorum ve içimde kendisine ulaşamamış insanların pişmanlıkları birikmiş de ben onları anlatmak zorundaymışım gibi bir his. Bu hisle başa çıkmanın yolunu biliyorum. Yazacağım,okuyacağım, yazacağım ve bu döngüye kimse kısır döngü diyemeyecek. Deseler de ben buna pek aldırmayacağım. Kurgularken bütün kokuları daha çok duyacak, görüntülerin akışına teslim olacağım ve pişmanlıkları birikenler için sürprizler hazırlayacağım. Dengesini kaybetmiş olanlar da söylenememiş olanlardan pişmanlık duyanlar da sürprizleri sevecekler. Sürpriz hazırlamaktan yorulduğumda Pessoa okuyacağım, sarsılarak, utanarak, ağlayarak. Pessoa okuyacağım ve onun yazdıklarının kafamdaki saçları kazıyan bir ustura kadar güçlü olduğunu hep duyacağım. Duymak, koklamak, tatmak, hissetmek... Bir şey daha vardı. Görmeyi unuttum. Görmeyi unutmuş olduğumu kendime itiraf etmeliyim. Dolambaçlı bir şekilde anlattığımız her şeyi ufak sessizlikler yutsun istedim şimdi. Öyle çok istedim ki... Yoğrulduğum o dert ve yaşadığım o kararsızlık bana bir şekilde yaklaşıyor. Sokaktakiler beni görünce bağırıyor: Sözlüğe bak! Oysa yapmam gereken bu değil. Bu adam/kadın/çocuk yazmış işte! Bir sözcüğün sizi öldürme ihtimalini sevememiş olacak ki her cümlede yaşamanıza razı olmuş. Her cümle ile nefes nefese kalmanızı ve baştan ayağa titremenizi istemiş. Dayanıklıyım ben diyordum, burnum havalarda geziyordum ki beni hallaç pamuğu gibi bir o tarafa bir bu tarafa atmaya başladı. Kurudu yapraklarım, döküldü çiçeklerim, gövdem dayanamaz oldu bu yaşama… O kadar arafta kalmıştım ki sonunda araf olup çıktım insan içine. Şimdi saymayı unutmuş olacağım. Şimdi günün kaç saat sürdüğünü sorsalar bilemeyeceğim. Şimdi diye bir şey yok ve hiç olmadı deseler, inanacağım. Gövdemi yakıp kavuran her ne ise onu bağışlıyorum. Ruhum gıdıklanıyor, kahkahalarımda en ufak suçluluğa yer yok... Kendimi bağışlıyorum ve bu bağışlama esnasında bağışlamanın mümkün olmasına inanamıyorum. Bütün suçum yaşamaktı, keskin virajları dönerken de, kaygan zeminde ilerlerken de bir şarkıyı tüm içtenliğimle söylemekti. Düşmemek, çarpmamak, kaza yapmamak için de değil…Hiç değil! Sözlükler masamda duruyor, gövdeme yakın fakat ruhumdan uzakta bir yerde tozlanıyorlar. Nedir ki günün ve gecenin eşitliği? Gece ve gün denilen bu zaman dilimleri nasıl eşit olur ki? Bunun yalan olduğunu söyle Pessoa ve kendimi bağışlayabileceğimi anlat. Beni benimle teselli ettiğinden olacak dünyanın bütün şiirlerinden daha güzel senin şiirlerin. Okumayı öğrendiğimden bu yana bilmediğim bir sözcük için sözlük karıştırmamı söyledi bütün bilenler. Oysa yapmam gereken bu değil! Kışa girerken zihnimi beyaz bir kağıt gibi hissediyorum, yırtılmaya hazır ama kendisini yırtacak olanın bir şair olması onu sevindiriyor. . Kolay kolay inandıklarımı, bir seferde cevapladıklarımı, anlamadan duyduklarımı geri vereceğim. Bana derdimi, kararsızlığımı, hayatla cebelleşmeyi sevdiren bütün sözcükler ve bağlaçlar Pessoa’ya saygı duyuyor, biliyorum. Biliyorum bilmesine ama benim saygım, sevgim, hayranlığım hep böyle çekinecek mi? Bir kağıt helva uzatır mısın? Kağıt gemi mi demiştim? Kahretsin, unuttum, unutuyorum, unutacağım bütün anlamlı rüyalarımı. Kağıt helva demek isterken kağıt gemi demiş olabilirim. Pessoa güler, güler, güler, anlardı sonunda. Sözlüğe bakmazdı o da. Güler ve anlardı. Kuru kuru öksürürken çilek kokan şurubun boğazımdan içime yayılması gibi onu okumak! Yasemin Şenyurt
Gizemli Bir Maske
Gizemli Bir MaskeFernando Pessoa · Kolektif Yayınları · 2016260 okunma
··
89 görüntüleme
Cem okurunun profil resmi
Anıl, siz ve Mehmet pak bu sitedeki en güzel yorumlardan 3 tanesini bugün yazdınız. Site bugün kalite çıtasını kesinlikle yukseltti:)
Yasemin Şenyurt okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim...
Anıl okurunun profil resmi
Rogojin Hocam bizim yazdığımız inceleme ise bu nedir? Çok profesyonelce bir yazım tebrik ederim.
Yasin YALÇIN okurunun profil resmi
Dikkatinizi çekerim, bu ilk inceleme. Bunlar daha başlangıç. Hissediyorum, çok büyük şeyler olacak :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.