Gönderi

Bir öykü, bir şarkı, bir kadın...
Bir öykü: yağmurlu bir gündü hatırlıyorum öyle güzel yağıyordu ki dümdüz, rüzgarsız, tane tane.. yinede o zaman kısa olan saclarimin arasindan alnıma ve kirpiklerime ve dudaklarimda tadını bırakacak kadar; ama marketin (şimdi okul var) önündeki eğim dışında yağmur suyunu gösteren bisey yokcasına yağıyordu neden orası öyle eğimliydi ki, ki mahalle silme belediye başkanına oy vermişti. Belki de her insanda olan elde var hissini belediye baskani mahalle icin hissetmişti.. Arabalar o eğimdeki birikintiye girmemek icin yavaşlıyor bazıları da görmeden su sıçratıyordu ;) ordan gecen varsa ondan saglam bi küfür yiyordu, bu şehir böyleydi, insanlar küfrederdi; Su değen adam küfreder, suya giren arabanın şoförü küfreder, onu gören baska biri hızlı gittiği için ona küfreder, onu duyan komşuları çocukların yanında küfrettiği için küfreder.... bu silsile devam ederdi... Buna rağmen samimi insanlar yaşardı bu şehirde. samimi, acılı, kavuşamamış, mutsuz, konuşkan, kavgacı, gürültücü... Yağmur önüne bakana yolu gösteriyordu fakat göğe bakanın gözüne gözüne çarpıyordu. Gözünü yükseklere dikme diyordu belki de.. Doğa böyledir insana durmasi gerektiği yeri gösterir gitmesi gerektiği yöne iter hep, anlamayana da hep bi şimşek çakar. Bilmem kaçıncı arabanın sıçrattıgğı suyu izledikten ve bundan ilginc bi keyif aldiktan sonraydi sapkamı almadığıma pisman oldum; oldum olasi yağmuru severim ve hic şemsiyem olmamıştır benim. ıslanmayı, gezmeyi, düşünmeyi ne kadar cok sevsemde yagmurda; o gün şapkamı almalıydım dedim kendime; her zamanki gibi amannnnn salla gitsin en fazla çok ıslanırsın diye de teselli ettim kendimi. Bi kaç kez (belki 2) elli metre ilerdeki fırının oraya kadar yürüyüp döndüm arada bir gözüme değmesi pahasına kafamı yukarı kaldırıp göğe baktım, biliyorum çünkü bu benim hayata; 'beni ne kadar cok yerden yere vursanda, sana asla zevk vermeyecegim' deme şeklimdi. (Evet bekliyordum biseyi ama yağmurda olmak için bahaneye hiç ihtiyacim yok ki, ben yagmuru yeterli bahane olarak görüyorum zaten O yuzden yağmurdan kaçanları hep bi mantıksız bulurum) Evde çalarsa dikkat çeker diye sessize aldığım telefonum titredi, meşgule alip aradim: -napiyorsun canım. dedi -yürüyorum. dedim, -Islanırsın ,ama evet sen seversin. dedi. (bi keresinde yine yağmurlu bir günde beraber ıslanalım demisti , muhtemel anlattığım günden sonraki bi gün fakat ben hayır demiştim saçları ıslansın istememiştim. Oysa feda olmaya da izin vermeli insan Vefaya da...aklimda hayır demenin pişmanlığı oldu bi zaman) nedenlerini bildigimi belirten ve filmlerde olmayan garip bir samimiyetle: -bitmeli. dedi -tamam. dedim.... malum bu şehrin insanları samimiydi, kavgacıydı, asiydi... ve daha bi sürü şeydi. Yağmur her ne kadar beni ağlamış gibi gösterse de ağlamadım ama düşündüm; bu kaçıncı kez "bitmeli" denilen şeye "tamam" deyişimdi, ve daha kaç kez bu olacaktı.. Yağmur: güzeldi güzeldir hala, güzel olduğunu düşüneceğim ölene kadar ben.... Ve hissedersem eğer ölüyken de seveceğim.. Yağmuru... 25 Mayıs 2021
·
29 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.