Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

268 syf.
·
Puan vermedi
kitaphaber.com.tr/ozlem-yuklu-seh... Özlem Yüklü Şehir Mektupları 17.05.2021 - Ülker Gündoğdu Özlem Yüklü Şehir Mektupları İlmin derin görüşleri, aklın hükümleri Doldurmuyor başlamış olan hisli bir yeri. Yahya Kemal “İlk öyküsünden son eserine kadar aynı derin farklı yansımalarını, farklı yaşantılar üzerindeki etkisini gözler önüne seren Mustafa Kutlu, günümüzde çağın rengini bir çağ eleştirisi yaparak ortaya koymaktadır.”görüşünde olan Bilal Can, Mustafa Kutlu ve eserleri hakkında kapsamlı araştırmalarını Kentle Kavga, Mustafa Kutlu Öykücülüğünde Mekân adlı kitabı eser ile ortaya koymuştur. Bu eser, Mustafa Kutlu okuru için zengin bir kaynaktır. Mustafa Kutlu ve eserlerini her yönüyle irdelerken Can, manevi hissiyatta uyandırdığı anlamın kaybedilen değerler ile doğru orantıda olduğunu ve kentleşmenin toplumdaki dezenformasyonu, yabancılaşmayı, özünden uzaklaşmayı, dönemin ideolojik düşüncelerini ve gözlemlediği sorunlara çözüm önerileri sunduğu kente bakışını birçok perspektiften okura eseri üzerinden aktarmaktadır. Nicelik itibariyle büyüyen bir çevre, hızlı bir artış söz konusudur. Ama ya nitelik bakımından durum nasıl? Bozkırda pınar misali eserler de olmasa hepten umutsuzluğa kapılırdık. Bu hayatın dayattığı kurallara göre düzenlediğimiz yaşam; kışlık, yazlık ev, araba, çocukların okul taksitleri, iş hayatının ritmi, bayramlar ve tatillere göre biçimlenmektedir. İnsan, aile, aile yapısı, hayat anlayışı, inançlar insanlığın sosyalleşmesi açısından bir tür ilk formdur. Ardından çevre gelir. Çevre ile başka dünyaları tanır, tanımlar, tanımlanır olur... Bizim medeniyetimiz, hayat görüşümüz şu kısacık ömür içinde hayatın manevi kalitesini yükseltmek hedefine yöneliktir. Şemsiye tersine dönüyor gibi, köylere doğru bir göç başlayalı çok oldu.. Şiirdeki gibi “güneşe göç var da kalan biz miyiz?” telaşına büründü kent insanı... Minibüsle simgelenen kültürel ve fiziki oluşum metro ile yeni bir evreye ulaşarak yeni bir yapı kazandı. Atla çekilen ilk tramvay ile Osmanlı Devleti bu kabil teknolojik gelişmeler karşısında çağın gerisine düşmemiş Batı ile aynı yıllarda bu ulaşım aracını kullanıma koymuştur. Geçmiş ve gelecek hem iç içe, hem baş başa hem de bir biriyle yer değiştirerek yaşamın döngüsünün iyileştirici gücünü oluşturmaktaydı. Mustafa Kutlu, ilk baskısını 1995’de yaptığı bu deneme türündeki eserinde; yer alan yazılar taşrayı odak noktasına yerleştirmiş ama merkezden sesini duyuran bir hikâyecinin yaşadığı İstanbul şehrini tanıyıp anlama yolundaki gayretlerinin yansıması olarak okura kazandırmıştır. On yıl boyunca İstanbul’u sokak sokak dolaşmış ve bu izlenimlerini gazetede "Bir demet İstanbul" başlığı altında yayımlamıştır. Şehir Mektupları, yazarın İstanbul’a olan tutkulu serüvenin bir sonraki aşamaya geçip aktarılmış halidir. Bu defa insan, şehir, mekân ilişkilerini mantık ve gönül penceresinden özlemle okuyucularıyla paylaşmaktadır Mustafa Kutlu. Bu denemeler, Şehir Mektupları olarak şehrin ve yaşamın güzelleştirilmesinin anlamını okurlara sunmaktadır. Şehrimizi tanımadan kendimizi, birbirimizi tanımamız zor. Hele sevmek büsbütün müşkül bir hal almışken içimizde bulunan iyiliklerle bizi yüz yüze getirdiği bir eseridir Şehir Mektupları. Mustafa Kutlu, Erzincan'da doğdu. Erzincan Lisesini (1964), Erzurum A.Ü. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat Bölümünü (1968) bitirdi. Tunceli Lisesinde ve İstanbul'da Vefa Lisesinde edebiyat öğretmenliği yaptı. 1974'te mesleğinden ayrılarak Dergâh Yayınlarında çalışmaya başladı. Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi'nin yayın müdürlüğünü 3. ciltten itibaren üstlendi. (8 cilt, 1976-1998). İlk hikâyeleri Fikir ve Sanatta Hareket dergisinde çıktı (İlk hikâyesi 'O', 1968). 1979-1982 yılları arasında bu derginin yazı işleri müdürlüğünü yürüttü. Ayrıca Adımlar (Erzurum), Hisar, Türk Edebiyatı, Düşünce, Yönelişler'de hikâyeler yayınladı. Dergâh dergisinin genel yayın müdürü oldu (Mart 1990). Zaman gazetesinde "Bir Demet İstanbul" başlığı ile şehir yazıları (1986), Yeni Şafak gazetesinde kültür ve spor yazıları (1995) yazdı. Kanal 7'de kültür programları hazırladı. İstanbul Tüm Renkliliğiyle Eminönü’de Ahi Çelebi Camii, Değirmen Hanı’nın komşusu harabeye dönmüş silüetiyle göreni hüzünlendirirdi. Mehmed Kemal tarafından yaptırılmıştı. Mimar Sinan’ın eserleri arasında olduğu için ayrı bir önemi vardır. Evliya Çelebi’nin gördüğü meşhur rüya da bu camide gerçekleşmiştir. Rüyasında Hz. Peygamber ve arkadaşlarını Yemiş İskelesi yanındaki Ahi Çelebi Camii’nde gördüğünü, burada Hz. Peygamber’e “Şefaat Ya Resulullah” diyeceğine “Seyahat Ya Resulullah” dediğini nakletmekte ve seyahatlerini bu rüya üzerine gerçekleştirdiğini aktarma nedeni manevi bağ kurduğumuz camilere bir anı, bir hatıra bir yaşanmışlığın sinmiş olduğunu gerçekliğini yansıtmak gibidir… Türkiye’nin kalbi İstanbul’da, İstanbul’un kalbi de Gülhane Parkı’nda atmaktadır. Geleneksel hale gelen Gülhane Şenliği ile kurulan panayır ve halk konserlerinin toplumsal birliğe olan katkısının geleneğe tutunmakla olduğu gerçeğini bir kez daha hatırlatır. Çünkü Değişimin patlayan tomurcuğuna geleneksel ile yeniliğin kaynaşımını Gülhane’den göstermektedir. Kalbi olan bir şehrin aynası da, Beyazıt Meydanı’ydı pek tabi. Tarihin hazinesi olan mekânın görkemli cami, medrese, Harbiye Nezareti’nin muhteşem kapısı ve ortada meydan. Ama ne meydan. Beylerbeyi İskele Meydanı, İstanbul’da; kıyı kahveleri denize nazır, balıkçılar, karaağaç gölgeleri, boğazın çırpıntılı suları, sulardan kopan yosun kokusu rüzgârı sizi bekler. İki ayrı meydan iki ayrı güzelliğin insanı hayatın hayhuyundan uzaklaştırmak için uğranan meydanlardandı. Geceden yağan yağmurun ıslattığı arnavut kaldırımlarına sabahın ilk ışıklarında gidilmelidir. Hamid-i Evvel Camii yanında ferah pencereli minik kütüphaneye uğradığımda aldığım manevi bilgiden her insan faydalanmalıydı. Eskilerde saatleri ayarlama Muvakkithanelerden olan mekânı görmenin; geçmiş zamanın şimdiki zamana yansıdığı kayıp zamanın izlerinin tanığında yaşanan aydınlanmayı okurunun da vakıf olmasını ister Mustafa Kutlu. Galata Mevlevihane’sine ve şimdi adı Divan Edebiyatı Müzesi’dir görülmeye değer özelliklere sahip bir yapı olması yanı sıra manen içi açan çiçeklerle donanmış bir huzur köşkü gibidir. Çitlenbik ağaçlarının gölgesi sessizliğine kapılmaktadır insan. Müzede esen tasavvuf musikisinde kullanılan enstrümanlar ile divan şairlerimizin eserleri serpilir semazenlerin dönüşünde yerini seven bir gönül edinirdi insan. Değişen toplum, değişim sancıları içinde bir nevroz mu geçiriyor? Toplumun ruh sağlığı giderek bozulmakta mı? Kötülüğün karşısında duran değerler; hizmet, hürmet ve merhamet ile insanlar, geçmişten günümüze eski muhabbeti sürdürmek olduğunu unutulduğuna dikkat çekmektedir. Türkiye’nin girdiği sanayileşme ve şehirleşme sürecinde, İstanbul tarihi kimliği ve turizm potansiyeliyle parlayan yıldızıdır. Balkanlar, Karadeniz Havzası, Orta Doğu ve Türki devletler için İstanbul, bir cazibe merkezi ve bir dünya kentidir. İstanbul hülyasını kuran bütün insanlar, martılar, bulutlar Mustafa Kutlu’nun kaleminden şehre özlem yüklü mektuplar halinde yazılıyordu. Bu yazılar ezan seslerinden, minare ve kubbelerinden, çinilerden ve mahyalardan, revaklardan ve musluklardan savrulan bir ruha karışıyordu. Bu ruh İstanbul’a hediyesiydi. Havada leylak kokusu. Bir zamanlar insanların memleket, sıla, toprak, vatan, baba ocağı diye sarıldığını; sonra türlü zaruretler yüzünden gözyaşlarıyla terk edip gittiği topraklar, şehirler, köyler ve kasabalar… Aramakla bulunmaz, ama bulanlar ancak arayanlardır. İstanbul ayakta kalan silueti ile Süleymaniye’si, Eyüp Sultan’ı, Yûşa’sı, suları ve ağaçları, lalesi ve erguvanları ile bir hazine… Onu bilmek dünyaları bilmektir. Onu bilmek için gayret bizden tevfik Allah’tan. Ülker Gündoğdu - 17.05.2021
Ülker Gündoğdu
Ülker Gündoğdu
Şehir Mektupları
Şehir Mektupları
Mustafa Kutlu
Mustafa Kutlu
Şehir Mektupları
Şehir MektuplarıMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 2012483 okunma
·
393 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.